Görüş

Londra Konferansı Somali’nin geleceğini değiştirecek mi?

Önümüzdeki zirve ülkenin barış, istikrar ve demokrasi yoluna girmesini sağlayabilir.

Konular: Afrika, Avrupa
Kucağında çocuğuyla yemek sırası bekleyen Somalili erkek.
Konferansta Somali’nin dönüşümü için yeni bir stratejik program belirlenebilir. [GALLO/GETTY]

önümüzdeki günlerde düzenlenecek londra somali konferansı, ülkeyi en sonunda barış, istikrar ve demokrasi yoluna sokabilecek potansiyele sahip umut verici bir etkinlik. bu fırsatın gerçeğe dönüştürülmesi ise, büyük ölçüde, katılımcıların somali halkının hakiki ve uzun vadedeki ihtiyaçlarını tümüyle değerlendirebilecek yeni bir yol çizme arzusuna ve becerisine bağlı olacak. sadece adil bir yol ve ehil bir düzen, somali’deki terörizm ve korsanlık sorununun üstesinden gelebilir ve bölgenin güvenliğini yeniden tesis edebilir.

nitekim bugüne kadar gerçekleştirilmiş somali ile ilgili bir düzineden fazla konferansta, somali halkı veya onlarla dayanışma halindeki uluslararası topluma olumsuz hizmet etmiş, sürdürülebilir olmayan, eksik ve maliyeti yüksek geçiş düzenlemeleri üretilmiştir. geçtiğimiz 20 yılın temel siyasi stratejisinin dayanak noktası şu kusurlu kabul olmuştur: somali’deki siyasi felaketin sebebi ülkenin siyasi meselelerinde kabile kimliğinin ihmal edilmesiydi.

bunun sonucunda, geçmişteki gibi siyasi haksızlıkların önlenebilmesi için, hükümette siyasi temsiliyeti yapılandırma ve kamu kuruluşlarında görev dağıtma konularında yegane paradigma ve araç olarak siyasi kabileciliğin resmi bir şekilde yayılması gerektiği vurgulandı. bu yaklaşım, 2000 yılındaki arta konferansı’nda resmiyet kazanmış ve daha sonra somali ile ilgili siyasi gelişmelerin tümüne damgasını vurmuştur.

yirmi yıldan uzun bir süreye yayılan uygulamalı tecrübeler, bu siyasi formülün vahim bir şekilde işlevsiz olduğunu göstermiş ve bütün geçici hükümetlerin elini ayağını bağlamıştır. söz konusu kabileci siyasi programlar, siyasi süreçlere en ciddisinden dört illet zerk etmektedir. birincisi, ülkenin ulusal birlik ve müşterek itibar dönemlerinin tecrübelerinden faydalanma yolunu tıkamaktadır. ikincisi, aynı soydan gelen topluluklardaki bireylerin kapasite ve bütünselliğini suni bir şekilde eşitleyerek, meziyet ve yetkinliklerin önce değerini düşürüp daha sonra marjinalleştirmektedir. üçüncüsü, topluluklar ve somaliler arasındaki küçük kültürel farklılıkları büyük siyasi ayrılıklara dönüştürmektedir. son olarak da, söz konusu bölünme sebebiyle, kimliklerin sonsuz bir şekilde genişlemesine sebep olmakta ve bu kimlikler daha sonra temsiliyet istemektedir.

bu nedenle, bütün küçük “kimlik grupları” parlamento, hükümet ve kamu kuruluşlarında temsil edilmekte diretmektedir. bu talepler, parlamento ve kabinelerin fazlasıyla büyümesine ve kamu kuruluşlarının şişmesine yol açmış ve kabilelerin temsil edilmesi kendi içinde bir amaç haline gelmiştir. bu ortam; güvenlik, eğitim, sağlık ve altyapı gibi çok önemli hizmetlerin sunulması meselesini ele almayı neredeyse imkansız hale getirmiştir. ülkenin kıt kaynakları ve aldığı yardımların önemli bölümü bu tür istenmeyen faaliyetler için kullanılmaya devam etmektedir.

geçtiğimiz yirmi yıllık dönemde, uluslararası toplumun önceliği, somali’ye istikrar getirmek için bu kabileci ve kayırmacı siyasi programlar ve bölgesel aracılı (proxy) müdahaleleri desteklemek olmuştur. ancak, bu strateji, nüfus içindeki bölünmeleri katılaştırarak, korsan ve teröristlere fırsatlar vererek ve yolsuzluk yapan resmi görevlilerin ilerlemesini teşvik ederek ülkenin istikrarını bozmaya devam etmektedir; ki bütün bunlar nüfusun refahı ve uluslararası toplumun asli yatırımı pahasına yapılmaktadır.

ancak, durum böyle kalmak zorunda değil. tam aksine, her tür korsanlık ve terörist aktiviteyi derhal ortadan kaldırabilecek, nüfus içinde sivil birliği diriltip canlandırabilecek, demokratik ve huzurlu bir somali’ye öncülük edebilecek net bir alternatif var.

akla yatkın bir alternatif

bu konu hakkında bilgili isimler, londra konferansı’nın, ülkedeki geçiş sonrası dönemi dinamik bir şekilde hayata geçirmek için hizipçi siyasi formülden uzaklaşamayabileceğini söylüyor. bu fırsatın boşa harcanması son derece trajik ve talihsiz olacaktır; özellikle de eş şebab güçlerinin mogadişu’dan çekilmesinin yarattığı fırsatı ve aynı zamanda nüfusun adil ve yetkin bir hükümete açlık duyduğunu düşünecek olursak.

geçtiğimiz yirmi yılın (kabilecilik, savaş ağalığı, mezhepçi islamcılık ve kayırmacı somali yönetimleri gibi) dışarıda tasarlanmış başarısız siyasi projeleri tekrarlandıkları takdirde aynı sonuçları doğuracaktır. mevcut geçiş sürecinin devam etmesine veya olabileceklerin ya da olması gerekenlerin anlamsız bir parodisi olan iflas etmiş senaryoların yeniden keşfedilmesine izin vermek de aynı şekilde yıldırıcı ve cesaret kırıcı olacaktır.

şu anda, ilgili herkesin kazançlı çıkabileceği makul bir alternatife sahibiz. bu strateji aşağıdaki beş ayak üzerinde yükselmektedir:

•             mezhepçi kabileci uygulamaları bozabilecek bir sivil siyasi program tesis etmek

•             üç yıllık bir ulusal inşa hükümeti kurmak

•             her din ve her kesimden, 100 seçkin somaliliden oluşan bir anayasa meclisi kurmak

•             iki yıl içinde afrika birliği somali misyonu’nun (amisom) yerine geçebilecek uyumlu ve profesyonel bir güvenlik ve polis gücünü eğitmek ve hizmete almak

•             uluslararası toplumdan kapsamlı, dikkatlice tarif edilmiş ve devamlılığı olacak bir destek vaadi almak

sivil siyasi strateji

halihazırdaki yıkıcı bozulmanın karşısındaki alternatiflerden biri, çekirdek değerleri, sivil müştereklik, adalet ve temel hizmetlerin nüfusa verimli bir şekilde sunulmasını vurgulayan bir plandır. nüfusun çok büyük bir bölümünün kabilelerin temsil edilmesinden çok, sosyoekonomik gelişmeye vesile olacak koşulların bulunmaması konusunda endişelendiğini ülkenin farklı bölgelerindeki tecrübelerimizden biliyoruz.

adalet, düzen ve hizmetlerin etkili bir şekilde sunulması arayışına girişmek tabii ki (mevcut siyasi formülün antitezi olacak şekilde) meziyet ve yetkinlikleri temel alan kurumları gerektirmektedir. bu yüzden, içinde bulunduğumuz elverişli noktada, geçtiğimiz yirmi yılın siyasi mantığını gözden geçirmek ve temsiliyeti; demokrasi, adalet ve iyi yönetimi etkinleştirme aracına dönüştürmek gerekiyor. böylesi bir reform, ortak sivil duyguları canlandıracaktır. maddi açıdan ise, siyasi temsilcilerin azalması; daha küçük, meşru ve verimli bir hükümet ile bariz bir şekilde daha becerikli bir kamu hizmeti anlamına gelecektir.

kurucu meclis

temsiliyeti, demokratik ve güçlü bir hükümet üretmenin aracına dönüştürmek yönünde verilecek kesin bir karar, doğrudan doğruya, ulusal parlamento ve hükümetin çok daha küçülmesine yol açacaktır. bu senaryoda, yeni parlamentonun 135 milletvekilini aşmaması gerekir; mevcut milletvekili sayısı ise 550’dir. sonuç olarak, seçim bölgelerinin sayısı azalacak ve toplulukları dışlayıcı değil kapsayıcı olan daha büyük coğrafi bölgeleri içerecektir.

bu reformun ilk adımı, mevcut federal geçiş parlamentosu’nun, tek amacı ülkeyi iki yıl içinde demokratik seçimlere taşıyacak bir anayasa oluşturma sürecine öncülük edecek 100 kişilik küçük bir kurucu meclis ile değiştirilmesidir. meclis üyelerinin, ilk parlamento seçimlerine girmesi veya seçim sonrasında hükümette yer almasına izin verilmeyecektir.

bu kişiler; kendi topluluklarında adalet, yetkinlik konuları ve somalilerin kolektif refahına bağlılıklarını kanıtlamış, sivil alanda güçlü referanslara sahip erkek ve kadınlar olmalıdır. bu kişileri seçmek tabii ki kolay olmayacaktır; ancak uluslararası toplumdan gelecek yeterli bir kararlılık ve tecrübeyle güçlendirilmiş bir enerji ile mümkün olabilir.

süreci dinamik bir şekilde başlatmanın bir yolu, somali’nin sorunlarına şu ana kadar müdahil olmamış üç ülkeden üç seçkin kişi belirlemektir. bu ülkeler arasında güney afrika, norveç ve türkiye bulunmaktadır. bundan hemen sonra, değişik bölgelerdeki somalilerin istedikleri bireyleri aday gösterebileceği bir sistem devreye alınacaktır. söz konusu bireylerin özgeçmişleri ve resmi kurumlardaki kayıtları üç kişilik komite tarafından dikkatli bir şekilde incelenecektir. komiteye, temel seçim ölçütlerini geliştirecek küçük bir teknik ekip de destek verecektir. üç üyeli panel komitesi, adayları şeffaf bir şekilde değerlendirip, 50 yedek isimle birlikte, bölgeler arası dengeyi gözeten 100 kişilik bir son eleme listesi hazırlayabilir. dikkatlice hazırlanacak nihai liste ise 30 temmuz 2012’den önce mogadişu’da açıklanabilir.

meclisin görevi, 1961 tarihli demokratik anayasayı temel alan bir ulusal anayasa bildirgesi hazırlamak için küçük bir anayasa komitesini seçecek bir tür ‘yarı yasama’ (kayyum) yetkilisi olarak işlev göstermektir. ek olarak, söz konusu görev süresi boyunca, somali’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma yetkisine sahip olacak; iki yılın sonunda ise ulusal parlamento seçimine gözetmenlik etmekten ve ulusal inşa hükümetinden demokratik devlete geçişi izlemekten de sorumlu olacaktır.


afrika birliği misyonu profesyonel bir yerel polis gücüyle değiştirilebilir. [gallo/getty]

teknokrat kabine

on yıldan uzun bir süredir, tuhaf bir kabile temsilciliği formülüne göre kurulan çeşitli geçiş hükümetleri çok büyük kabinelere sahip olmuştur (50 bakan ve onların yardımcıları gibi). boyutları ve kullanılan siyasi formülün anlamsızlığı yüzünden, bu yönetimler, devlet mekanizmasını yeniden kurmak gibi en ufak bir işi bile yerine getirecek donanıma sahip değildiler ve bunun sonucunda da olumlu değişimi etkileyecek yeterli kapasiteye sahip olmadılar.

tam aksine, inşa hükümetinin kalbinde, on bakanlıktan oluşan daha çevik ve küçük bir yapı olacaktır. bu yapının temel görevi, önümüzdeki iki yıl boyunca, her bir bakanlığın kapasitesini inşa etmeye odaklanmak ve onları demokratik hükümet seçildikten sonra harekete geçmeye hazırlamak olacaktır. bu bakanlıklar şunlardır:

•             emniyet ve savunma

•             ekonomik gelişme ve planlama

•             eğitim

•             sağlık

•             bayındırlık ve ulaşım

•             dışişleri ve uluslararası ilişkiler

•             içişleri

•             su kaynakları ve çevre

•             ticaret, sanayi ve madencilik

•             tarım, hayvancılık ve denizcilik

diğer reformlarla birlikte, bu görevlere gelecek kişiler yetkinlik ve bölgesel temsiliyetin bir kombinasyonu temel alınarak seçilecektir. ancak, iki ölçütün çelişmesi durumunda, yetkinlik, temsiliyetin önüne geçecektir. bunun dışında, inşa döneminde hizmet vermesi istenenler, inşa hükümeti sonrasında [siyasi alanda] yarışamayacaktır.

profesyonel güvenlik güçleri

somali’de kurulan çok sayıda geçiş yönetimi, düzen sağlayacak ve nüfusun saygısını kazanacak kapasiteye sahip bir emniyet gücü kurmayı başaramadı. bu tür bir güç tesis edilmeden, barışçıl ve demokratik bir somali hükümeti kurma şansı olmayacaktır. bu yüzden, bu konuya azami ihtimam gösterilmesi zorunludur. bir ulusal polis ile küçük, hareketli ve etkili bir savunma gücünü yeniden tesis etmenin uygun bir yolu vardır.

ilk olarak, iki yıl içinde, amisom’un ülkeyi terk etmesi için belirli bir tarih belirlenmelidir. bu dönemde türkiye ve norveç; somali savunma güçlerinin eğitimine öncülük edebilir; polislerin eğitim projesine ise almanya rehber olabilir. somali güçlerinin eğitiminin tek bir komuta altında ve cibuti gibi tek bir yerde yapılması büyük öneme sahiptir.

somali’nin bütün bölgelerinde, alt ve orta kademe subay adayları ve çekirdek polis memurları kadrolarını doldurabilecek, ortaokul düzeyinde eğitimi olan yeterli sayıda genç bulunmaktadır. aynı şekilde, ülkede bu güçlere katılabilecek ve yüksek düzeyli görevler için eğitilebilecek yeterli sayıda üniversite mezunu da vardır. katılım ve eğitim süreçlerinin şekli, projenin verimliliğini belirleyecektir.

buna benzer bir programın temmuz ayında başlaması halinde, ilk katılımcılar bir sene içinde görevlendirilebilir ve ülkenin nispeten güvenli alanlarındaki amisom güçlerinin yerini alabilir. bu güçlerin başarılı olması için, söz konusu güçlere akıl verecek ve izleyecek, somaliler ve başka ülkelerden gelen tecrübeli insanlardan oluşan bağımsız bir komisyon kurulması da gereklidir. ulusal polis gücü 20.000 kişiden oluşmalı ve savunma gücünün toplamı (sahil güvenlik dahil) 10.000’i geçmemelidir.

uluslararası kararlılıkta süreklilik

somali’nin dönüşümü, “afrika’nın boynuzu”nu sonu olmayan savaşlar, diktatörlük ve genel olarak sefaletle tanımlanan bir bölge olmaktan çıkarıp, insan becerileri ve doğal kaynakların sıradan vatandaşların yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanıldığı bir yer haline getirerek bölgenin kaderini değiştirme konusunda önemli bir rol oynayacaktır. londra konferansı, ağırlık merkezi somali halkı için adalet olan etik ve kararlı bir stratejinin peşinden giderse, bölgede sivil ve siyasi ruh canlanacaktır.

bu tür bir gelişme, dikkati en iyi ihtimalle ekonomik büyüme ve gelişme, çatışmaların barışçıl bir şekilde dönüştürülmesi ve hoşgörülü (ve belki de kozmopolit) bir somali kültürü üzerinde çalışmaya çekecektir. maalesef, somali için düzenlenen önceki konferansları, ülkeye yönelik sürekli, yeterli ve sistematik maddi ve manevi destek izlemedi. tam aksine, uluslararası toplumun müdahalelerine bölücü ve enstrümantalist gündemler hakimdi ve sonuç ilgili herkes için korkunç oldu.

londra konferansı bu şablondan radikal bir şekilde ayrılmalıdır. buna, norveç, türkiye ve güney afrika’nın liderliğini yaptığı, somali için uluslararası desteği düzenleyebilecek maddi ve siyasi güce sahip, küçük ve müşterek bir konseyin tesis edilmesiyle başlanabilir. bu çaba, kendi kendine hizmet eden bölgesel veya uluslararası programlardan uzak olmalıdır.

bütün bunlara hakim olacak amaç, somali’ye yeniden, halkı, komşuları ve dünya ile barışık; demokratik; üretken ve kanunlara saygılı bir ülke haline gelmesi için yardım etmek olmalıdır. londra konferansı’nın umut verici oluşunu ne kadar vurgulasak azdır. stratejik bir fırsat sunmaktadır ve daha önceki toplantıların tersine, yalnızca somali değil, bölgenin bütünü için insani ve demokratik bir çağ açabilir. ancak, bu umudun gerçeğe dönüşmesi için dayanak noktası, ülke nüfusunun sivil dünyaya yeniden doğma ve birliğe duyduğu derin ihtiyaç olmalıdır.

abdi ismail samatar, minnesota üniversitesi, coğrafya bölümü’nde öğretim üyesi ve pretoria üniversitesi’nde araştırmacıdır. somali’nin yeni siyasi partisi hiil qaran’ın da kurucu üyesidir.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Abdi Ismail Samatar

minnesota üniversitesi, coğrafya bölümü’nde öğretim üyesi ve pretoria üniversitesi’nde araştırmacıdır. somali’nin yeni siyasi partisi hiil qaran’ın da kurucu üyesidir. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;