Görüş

Müslüman Kardeşler, Mısır'ı neden ve nasıl kaybetti?

Müslüman Kardeşler’in halk destekli bir darbeyle devrilmesinin üç temel sebebi var; devlet mekanizmalarına karşı politika geliştirememesi, 25 Ocak Devrimi’nde rol oynayan toplumsal hareketleri, yeni inşa sürecinden dışlaması ve ekonomik sorunlara kısa vadeli çözümler bulamaması.

Mısır Devrimi
Hüsnü Mübarek'in devrilmesini coşkuyla kutlayan Mısır halkının bir kesimi, İhvan yönetimini bir yılı dolmadan protesto etmeye başladılar. [AFP-Getty]

mısır’da hüsnü mübarek’in 2011 yılında popüler ayaklanmalarla devrilmesi sonrasında yapılan bütün meşru seçimleri, yıllarca yasaklı olan müslüman kardeşler’in hürriyet ve adalet partisi (hap) kazandı. meclis seçimleriyle ele geçirilmeye çalışılan iktidar partinin adayı muhammed mursi’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle pekiştirildi. fakat hepimizin bildiği üzere mursi halk destekli (ama bana kalırsa meşru olmayan) bir ordu darbesiyle cumhurbaşkanlığı’ndan edildi ve rabia meydanı’nda ihvan destekçisi binlerce kişi katledildi. son olarak örgütün lider kadrosu hapse atıldı ve müslüman kardeşler ‘terör’ örgütü ilan edildi.

peki ama ihvan mısır’ı neden kaybetti? mesru seçimlerle iş başına gelmiş ve görevinde bir yılını ancak dolduran mursi nasıl oldu da mübarek’ı deviren kitlelerden daha fazlasını sokağa döktü?

müslüman kardeşler’in halk destekli bir darbe ile devrilmesinin üç temel sebebi var; ihvan’ın kılcal damarları üzerinden işleyen devlet mekanizmalarına karşı politika geliştirememesi, 25 ocak devrimi’nin gerçekleşmesinde önemli rol oynayan toplumsal hareketleri iktidardan ve yeni siyasi düzen inşa sürecinden dışlaması ve ülkenin ekonomisine nefes aldıracak kısa vadeli çözümler bulamaması. bütün bunları tartışırken iktidara gelen ihvan kadrolarının devlet zülmune uğrayan görece yaşlı, -örgütün genç kuşaklarıyla karşılaştığında- ideolojik olarak katı ve şüpheci olduğunu hatırlamak gerekir.

ihvan, kılcal damarlari uzerinden isleyen devlet mekanizmalarına karşı etkili politikalar geliştiremedi. kılcal damarlar kavramı, mısır devletinin kapasite yetersizliği ve devlet aygıtının parçalı yapısına işaret ediyor. ihvan’ın kısa iktidarında devletin, sina yarımadası ve yukarı mısır bölgelerinde güvenlik sağlama ve hizmet götürme konusundaki yetersizliği kargaşaya yol açtı. sina, mısır’ın israil ile 1979’da imzaladığı camp david anlaşması uyarınca askerden arındırılmıştı. bölgenin güvenliği ve siyasi düzen, devletin kabileler ve radikal gruplarla yaptığı anlaşmalarla sağlanıyordu.

devrimin başlangıcından itibaren sina'da giderek artan terör saldırılarının, 2013 yılında zirveye ulaşmasına rağmen ihvan operasyon düzenle(ye)medi. keza yukarı mısır’da kıpti hıristiyanların da yoğun olarak yaşadığı asyut ve asvan gibi bölgelerde de kilisilere karşı yapılan saldırılar, adam kaçırma, hırsızlık gibi eylemler güvenlik güçleri tarafından engellen(e)medi. öyle ki polis ve yerel selefi grupların bu saldırılarda rolü olduğunun ortaya çıkması, hem ihvan’ın iktidarının sorgulanmasına hem de mezhepçilikle suçlanmasına neden oldu. haziran 2013'te mısırlı dört şii’nin gize’de halk tarafından yerlerde sürüklenerek öldürülmesi ve kolluk kuvvetlerinin olaya müdahale etmemesi, güvenliğinin ortadan kalktığının sadece küçük bir örneğiydi.

ihvan, devletin güç odaklarını demokratikleştiremedi

fakat daha önemlisi ihvan’ın devlet içinde birbiriyle yarışan ve parçalı güç odaklarını demokratikleştirecek siyasalar izleyememesi ve bu odakların ihvan’a karşı harekete geçmesidir. her ne kadar mısır’daki derin devlet hakkında detaylı bilgelere sahip olmasakta, birbiriyle rekabet eden güç odaklarının enver sedat döneminde yeşermeye başladıklarını biliyoruz. bu süreç her ne kadar en önemli aktörler kalsalar dahi mübarek ve mısır ordusunun her konuyu çok yakından takip ve kontrol etmemesiyle son otuz yılda derinleşti. bir diğer ifadeyle iç işleri bakanlığı, polis, yargı ve hatta ordu içindeki bazı fraksiyonlar yeni güç odakları olarak ortaya çıkıp iktidar pastasından paylarını aldılar.

konunun önemi mursi’nin cumhurbaşkanı seçildikten sonra dönemin genelkurmay başkanı tantavi ile vardığı anlaşmaya bu odakların verdiği tepkilerden anlaşılabilir. bu anlaşmaya göre mısır ordusu ihvan’ın seçimlerle elde ettiği meşruiyete ve yetkiye ihvan ordunun geneleksel rolüne karışmadığı sürece saygı duyacaktı. yani genel kurmay başkanı savunma bakanı olacak, hükümet ordu işlerine karışmayacak ve devrim esnasında işlediği suçlar dahil orduyu denetleyemecekti. mursi için akıllıca görünen bu anlaşma seküler gruplar için devrime ihanet parçalı güç odakları için ise tantawi’nin iktidarsızlığının kanıtıydı. medyaya sızan ses kayıtlarında bir grup genç subayın, şimdinin savunma bakanı sisi’ye, tantavi ve mursi’yi şikayet ettikleri ve darbe istedikleri konuya biraz daha ışık tutmaktadır. sivil muhalefet ise tantawi’nin emekli edilirken ödüllendirilmesi ve yargılanmaması nedeniyle ordu ile ihvan’ın devrimi gaspettiğine iyice kanaat getirdiler.

farklı güç odakları arasında yargının mursi ve ihvan’a karşı merkezi bir rol oynadığını belirtmek gerekir. mursi henüz göreve geldiğinde anayasa mahkemesi meclis seçimlerini geçersiz olduğuna kararını vermiş fakat mursi bu karara uymayıp meclisi topladı. kasım 2012’de ise mursi’nin belki de haklı ama stratejik açıdan sorunlu bir şekilde üst düzey yargıç ve savcıları tasfiye girişimi geri tepip bir siyasal krize dönüştü. mursi’nin hemen ardından anayasayı ihlal ederek kendisine sözde ‘demokrasi’ adına çok kapsamlı ve denetlenemeyen güçler tahsis etmesi demokrasi ve 25 ocak devrimi'nin kazanımlarına aykırıydı. mübarek’in dahi sahip olmadığı mutlak otoriteyi mursi’nin ele geçirmeye çalışması mısır devletinin hastalıklarına derman olmaktan çok mursi’ye karşı bir araya gelmesi çok zor olan devrimci sivil muhalefet ile farklı güç odakları arasında bir ittifakın tohumlarını serpti.

devrim sonrasındaki anayasa yapım sürecinin kucaklayıcılıktan uzak, aceleye getirilmesi ve anayasanın demokratik olmayan maddeler içermesi ihvan’ın başarızlığında önemli bir faktördü. elbette ki kimse anayasa yapım sürecinin ve yeni anayasanın mısır’ın yapısal ve tarihsel sorunlarına kısa bir sure içerisinde çözüm bulmasını beklemiyordu. fakat müzakere süreci devrimin gerçekleşmesinde önemli rol oynayan birçok emek ve işçi sendikalarının, 6 nisan hareketi’nin ve süreçten çekilen hıristiyan azınlık kiliselerinin taleplerini karşılayamadı. bir yanda ideolojik olarak yakın olunan selefi nur partisi diğer yanda seküler devrimci hareketler ve hıristiyan azınlığın olduğu bir siyasal spektrumda ihvan’ın işi kolay değildi ama orduyla yapılan anlaşmanın anayasa ile garantiye alınması, devlet zülmu ve insan hakları ihlallerinin üzerinin kapatılması ve sadece mübarek’in partisine siyasal yasak getirilmesi ihvan dışındaki hiçbir grubu memnun etmedi. zira mursi’nin şura konseyi’ne hıristiyan ve kadın kotasından atadığı temsilciler dahi anayasanın demokratik olmayan yapısına olan itirazlarını açıkça dile getirdiler.

mısır’ın devrimin en önemli sebeplerinden olan ve ‘ekmek’ ile sloganlaşan yapısal ekonomik sorunlar ve yoksulluk mursi döneminde giderek kötüleşti. 2012’den 2013’e enflasyon oranı %10’dan %18’e, işsizlik oranı %12’den %13’e ve devletin yıllık borcu 5 milyar dolardan 8 milyar dolara yükselde. ortalama mısır’lı için bu durum devrim gerçekleştiğinde 2 dolar olan günlük harcamanın çok daha aşağılara düşmesiydi. mısır’da iktidara kim gelirse gelsin mısır’ın yapısal ekonomik sorunlarını kısa vadede çözmesi kolay olmayacaktı. fakat mursi’nin ekonomik reformlar gerçekleştirmek yerine iktidar savaşı vermesi gıda ve yakıt kıtlığı çeken halk için ekonomik bir program yoksunluğunun göstergesiydi. doğal gaz kaynaklarına sahip olan ve ihracat kapasitesine sahip olan bir ülkenin halkının haziran ve temmuz 2013’te günlerce yakıt kuyruklarına girmek zorunda kalması- anlaşılan o ki bu karşıt-devrim güçlerinin düzenlediği bir operasyondu- mursi’ye son darbenin indirilmesinde etkili oldu. buna seküler grupların katar ve türkiye’den alınan yardımları ironik bir şekilde ‘sadaka’ olarak nitelendirmesi ve aylarca müzakere edilen imf yardımının bir türlü cisimleşememesi eklenebilir.

yukarıdaki üç faktör dikkate alındığında ihvan’ın ciddi hatalar yaptığını ve birbiriyle bir araya gelmesi çok zor olan grupları birleştirdiği açıktır. tunus'ta el nahda örneğinin gösterdiği üzere otoriter rejimden demokrasiye geçişte kapsayıcı olmak ve koalisyonlar kurmak, ihvan için daha verimli bir strateji olabilirdi. herşeye rağmen mursi iktidarını ayakta tutabilecek iki hayati fırsattan daha yararlanamadı. mayıs ayındaki kabine revizyonunda muhalefet gruplarını kabineye alıp bir ulusal birlik hükümeti kurabilirdi. keza general sisi mursi’nin istifa etmesi gerektiğini dillendirmeye başladığında tamarrud hareketi’nin erken seçim talebini kabul ederek orduyu baypas etmeyi deneyebilirdi. mursi’nin bu fırsatları neden teptiği pek açık olmamakla beraber kendi atadığı genel kurmay başkanı tarafından darbeyle cumhurbaşkanlığından indirilmesi, mısır’da mübarek döneminde dahi eşine rastlanmamış tahakküm biçimlerine yol vermiş görünüyor.

ali zeynel gökpınar, 1988 yılında antakya'da dünyaya geldi. istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü'nden mezun oldu. amerikan fulbright bursiyeri olan gökpınar, halen brandeis üniversitesi'nde lisansüstü çalışmalarını sürdürüyor. iç savaş ve siyasal şiddet gibi sorunların barışçıl çözümü konusunda yoğunlaşan gökpınar'ın opendemocracy,turkish reviewthe majallatoday's zaman ve agos gibi basılı ve sanal platformlarda görüş yazıları yayımlanıyor. 

twitter'dan takip edin: @zynlgkpnr

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ali Zeynel Gökpınar

ali zeynel gökpınar, 1988 yılında antakya'da dünyaya geldi. istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü'nden mezun oldu. amerikan fulbright bursiyeri olan gökpınar, halen brandeis üniversitesi'nde lisansüstü çalışmalarını sürdürüyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;