Görüş

Tunus'ta yeni hükümetin kapsayıcılığı ve siyasetin imtihanı

Tunus'ta geçiş süreci ne tamamlandı ne de garanti. Bu oluncaya dek en güvenli seçenek, geniş çaplı uzlaşmaya dayalı bir siyaset izlemek. Yeni kurulacak hükümet, ulusal çıkarları düşünerek hareket etmeli. Aksi yönde bir tutumun yıkıcı neticelerini, başta komşu Libya olmak üzere, Arap dünyasının birçok yerinde görmek mümkün.

Tunus'ta Habib Sid başbakanlığında kurulan yeni hükümete ilişkin güvenoyu oylaması, bakanlıkların paylaşımıyla ilgili anlaşmazlık yüzünden ertelendi. [Fotoğraf: Reuters]

tunus'ta yeni hükümetin 27 ocak 2015 tarihinde yapılması planlanan güvenoyu oylamasının bir gün öncesinde parlamento kararıyla ertelenmesi, başbakanlık görevine getirilen habib sid'e daha kapsayıcı davranması konusunda bir uyarı olmalı.

erteleme kararı, yeni parlamento bünyesindeki bazı büyük partilerin sid'in seçtiği kabineye ret oyu verecekleri yönündeki açıklamalarının ardından alındı. kabinenin parlamentodan güvenoyu alamaması, cumhurbaşkanı baci said sibsi'nin hükümeti kurma görevini başka birine vermesi demek. sid'in ilk kabinesi, ağırlıklı olarak – ekim 2014'teki seçimler neticesinde 86 milletvekili ile parlamentonun en büyük partisi konumuna ulaşan – nida tunus üyelerinden oluşuyordu.

burada asıl soru şu: nahda hükümete dahil edilecek mi, yoksa önceki parlamentoda en çok sandalyeye sahip olan ılımlı islamcılar saf dışı bırakılıp, halk cephesi ve afak tunus'tan birine ya da her ikisine hükümette yer mi verilecek?

by Şerif Naşaşibi

sid'in kabinesinde, seçimlerden üçüncü çıkarak meclise 16 milletvekili sokan özgür ulusal birlik partisi'nden de üç isim vardı. kimi analistler, yeni parlamentonun genelde seküler görüşlü vekillerden oluşmasından hareketle, kabinenin kolayca onaylanacağını öngörmüş olsalar da karşılaşılan direnç sürpriz değildi. 217 sandalyeli parlamentoda çoğunluğu sağlamak için koalisyona gidilmesi şart. ancak nida tunus ve özgür milli birlik partisi'nin toplam oy sayısı, asgari 109 oy şartının 7 farkla altında kalıyor.

başarısızlığa mahkum çabalar

sid'in girişimleri başarısızlığa mahkumdu. zira meclisin en büyük ikinci (69 milletvekili ile islamcı nahda), dördüncü (15 milletvekili ile sol halk cephesi) ve beşinci (8 milletvekili ile afak tunus) partisine kabinesinde yer vermemişti. sid, söz konusu partilerin, içinde olmadıkları bir kabineyi kabul edeceklerini; analistler de nida tunus'un sırf islamcı değil diye destek göreceğini düşünmekle saflık etti.

tartışma yaratan bir diğer konu da, diktatör zeynel abidin bin ali'ye bağlı çalışmış kişilerin hükümetteki sayısının fazlalığıydı. nitekim sid de o isimlerden biri. sid'in başbakanlık görevine getirilmesinin bu denli eleştirilmesinin sebebi de buydu.

halk cephesi lideri hamma hammami, bir demecinde, sid'in başbakan olması halinde "gerçek gücün" cumhurbaşkanı sibsi'nin elinde olacağını söyledi. kendisi de eski rejimin önemli isimlerinden biri olan sibsi, nida tunus'un kurucusu ve parti bünyesinde, bin ali dönemi yetkilileri de yer alıyor.

sid'in şimdilerde nahda, halk cephesi ve afak tunus ile müzakerelere başlaması ise yeni kabinenin daha mutabakata dayalı olacağı yönündeki umutları arttırıyor.

burada asıl soru şu: nahda hükümete dahil edilecek mi? yoksa önceki parlamentoda en çok sandalyeye sahip olan ılımlı islamcılar saf dışı bırakılıp, halk cephesi ve afak tunus'tan birine ya da her ikisine hükümette yer mi verilecek?

halk cephesi ve afak tunus partilerinden herhangi birini koalisyona dahil etmek, parlamentoda oy çokluğuna ulaşılmasını sağlasa da, oy dengesi hassas ve istikrarsız olacaktır. eldeki çoğunluk oyu, daha küçük çaplı partileri de koalisyona katarak biraz arttırılabilirse de, o partilerin sandalye sayısının azlığı, bu yöntemi sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor. böyle bir durumda ortak sayısının fazlalığı yüzünden hükümet çok daha istikrarsız ve iç çekişmelere çok daha açık hale gelebilir; ayrıca küçük partilerin etkisi de orantısız kalır.

nida tunus, özgür milli birlik partisi, halk cephesi ve afak tunus'tan oluşacak bir koalisyonun ise 125 milletvekili ile çoğunluğu sağlaması çok daha rahat gerçekleşir. fakat böyleyken bile nahda liderliğindeki eski üçlü koalisyon hükümetinin sandalye sayısının altında kalınacaktır. cumhuriyet kongresi ve ettakatol partisi'ni de kapsayan ve bu haliyle sürdürülmesi başlı başına zor olan önceki koalisyonun parlamentoda 138 oyu vardı.

güç ve kararlılık

her şey, nida tunus ve potansiyel seküler ortaklarının islamcıları dışlamaya ne kadar kararlı oldukları ve böyle yapmanın akıllıca bir tutum olup olmadığına bağlı. nahda, seçimlerde aldığı yenilginin ardından, nida tunus ile ulusal birlik hükümetine katılmak istediğini ifade etti. parlamentoda güçlü bir çoğunluğa sahip olacak böyle bir koalisyon – en azından teoride – zorlu güvenlik politikaları ve ekonomik reformları hayata geçirmeyi başarabilir.

söz konusu güvenlik tedbirleri arasında islamcı militanların üzerine gidilmesi yer alıyor ki, nahda'nın siyasi açıdan dışlanması ve bunun neticesinde yabancılaştırma hissi oluşması durumunda islamcı militanların safları da sıklaşabilir. ekonomi alanında atılacak adımlar arasında ise uluslararası para fonu (imf) ile yapılan ve halihazırda yeni vergilerin getirilmesine, yakıt yardımlarında kesintiye gidilmesine ve paranın değer kaybetmesine yol açan 1,78 milyar dolarlık kredi anlaşması çerçevesinde yapılması gereken reformlar var.

nida tunus ile – seçimlerde aldığı yenilgiye rağmen siyasi açıdan hâlâ etkili olan – nahda arasında kurulacak bir koalisyon, sid'in yalnızca laik tunusluların değil "tüm tunusluların hükümeti" olma sözünün gerçek bir yansıması olabilir. nahda, hükümetteki hatalarının demokratik bedelini ödedi ve pek çokları, seçimleri kazanamayan partiye kabinede yer verilmemesinden yana. bu görüş anlaşılabilir bir şey; üstelik ideolojik açıdan farklı partilerden oluşmuş bir koalisyon pratik olmayabilir.

nahda, kabine dışı kalırsa sorumlu bir muhalefet gibi davranmalı; hükümet kurma sürecini sebepsiz yere baltalıyor izlenimi uyandırmamalı.

by Şerif Naşaşibi

ancak parti menfaatlerinin, ulusun menfaatlerinin üzerinde tutulması riski söz konusu. tunus, arap baharı ülkelerinin açık ara en istikrarlısı. bunun da sebebi, devrim sonrası siyasetinin büyük ölçüde müzakere, uzlaşma ve kapsayıcılık bazında şekillenmesi. nahda, önceki seçimlerde kazandığı zaferin ardından sol ve seküler görüşlü iki parti ile ortaklığa gitmişti. oysa parlamentoda çoğunluğu elde edebilmesi için sadece bir tanesi ile koalisyon kurması yeterliydi. ütüne üstlük bu partiler yerine ideolojik olarak kendisine benzer başka ortakları da tercih edebilirdi.

nahda ayrıca seçim sonuçlarına itiraz edip ülkeyi kaos ve belirsizliğe sürüklemek yerine yenilgiyi kabul edip nida tunus'u tebrik etme olgunluğunu da gösterdi.

tunus'un geçiş süreci ne tamamlanmış ne de garantili durumda. bu oluncaya dek en güvenli seçenek, geniş çaplı uzlaşmaya dayalı bir siyaset izlemekten geçiyor. lakin bu da dile kolay. nida tunus bünyesindeki katı görüşlü kesimler, islamcı nahda ile çalışmaya kesin surette karşı çıkıyor. dolayısıyla nahda ile koalisyona gidilmesi halinde, nida tunus'un içinde bir parçalanma olabilir.

nahda da kabine dışı kalması durumunda sorumlu bir muhalefet gibi davranmalı; hükümet kurma sürecini sebepsiz yere baltalıyor izlenimi uyandırmamaya dikkat etmeli. zira bunun tersi bir yol izlemesi, partinin halk nezdinde zaten bozuk olan imajını daha da olumsuz etkiler.

tunus'ta yeni kurulacak hükümet kimlerden oluşursa oluşsun, siyasetçiler ve partiler, ülkenin içinde bulunduğu şu hassas dönemde kendi çıkarlarından önce ulusal çıkarları düşünmeli. aksi yönde hareket etmenin yıkıcı neticelerini, başta komşu libya olmak üzere, arap dünyasının birçok yerinde görmek mümkün.

arap dünyası uzmanı şerif naşaşibi, ödüllü bir gazeteci ve analist. al jazeera english, al arabiya news, the national, the middle east dergisi ve middle east eye için düzenli olarak yazılar kaleme alan naşaşibi, ortadoğu konusunda "tarafsız haberciliğe katkılarından dolayı" uluslararası medya konseyi tarafından ödüle layık görüldü.

twitter’dan takip edin: @sharifnash

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Şerif Naşaşibi

Şerif Naşaşibi

arap dünyası uzmanı ödüllü bir gazeteci ve analist. al jazeera english, al arabiya news, the national, the middle east dergisi ve middle east eye için düzenli olarak yazılar kaleme alan naşaşibi, orta doğu konusunda "tarafsız haberciliğe katkılarından dolayı" uluslararası medya konseyi tarafınd Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;