Haber analiz

Afganistan barış bulmacasında 'Taliban’ın eski üyeleri'

Barış görüşmelerinde arabuluculuk yapabilecekleri öne sürülen Taliban yönetiminin eski üyeleri süreci etkileyebilir mi?

Afganistan'da sokaklarda Rabbani posterleri.
Eski Cumhurbaşkanı ve baş müzakereci Rabbani’nin öldürülmesinden sonra, Karzai'nin liderliğindeki barış sürecine karmaşa hakim. [EPA]

afganistan cumhurbaşkanı tarafından taliban’la barış görüşmelerine yönelik çalışmaları yürütmek üzere görevlendirilen eski devlet adamı burhaneddin rabbani, taliban hareketinin üst düzey liderlerini temsil ettiğini düşündüğü bir kişiyle aylar boyunca görüştü.

görüşmelerin önemli muhataplarından, rabbani’nin yardımcısı ve aynı zamanda taliban’ın barış konseyindeki en yüksek düzeyli eski üyesi abdulhakim mücahid’e bu görüşmeler hakkında bilgi verilmedi.

rabbani geleneklere uygun bir kucaklaşma için kollarını açtığında, türbanının içinde sakladığı bombayı patlatarak eski cumhurbaşkanını öldüren ve barış sürecini rayından çıkaran bu temsilci, aslında bir intihar bombacısıydı.

taliban’ın birleşmiş milletler’deki eski büyükelçisi ve eylül 2010’da, cumhurbaşkanı hamid karzai tarafından kurulan yüksek barış konseyi’nin başkan yardımcılığına atanan mücahid, al jazeera’ye, “rabbani, ölümüne neden olan kişilerle dört ya da beş aydır görüşüyormuş. barış konseyi’ndeki en kıdemli başkan yardımcısı olarak, saldırganla diyalogda olduklarını rabbani’nin ölümünden sonra öğrendim” dedi.

taliban ile barış görüşmeleri veya taliban’ın bir siyasi büro açma olasılığının manşetlere taşındığı haberlerde, aralarında mücahid’in de bulunduğu ‘taliban’ın dört eski üyesinin’ adı sürekli olarak geçiyor. bu kişiler, 10 yıldır süren çatışmaları sonlandıracak bir siyasi çözüm için, afganistan hükümeti, uluslararası koalisyon ve silahlı taliban’dan oluşan ilgili tarafları yakınlaştırabilecek olası arabulucular olarak değerlendiriliyor.

'ilımlılar'

haberlere göre, bu dört kişi, taliban rejiminde dışişleri bakanı, pakistan büyükelçisi, bm elçisi ve eğitim bakanı olarak çalışmış ve dış dünyayı tanıyan insanlar. grubun askeri kanadıyla ilgileri olmadığı gibi, diplomasiden anlıyorlar ve bir köprü işlevi olabilecek ‘görece ılımlı’ seslere sahipler. ancak (ve belki de en önemlisi) belirli bir adresi olmayan taliban hareketinin liderleriyle yakın ilişkideler. durum böyle olunca, bu kişilerin, mevcut barış sürecinin merkezinde olmaları zorunlu görülüyor.

ancak, bu kişilerin kendileri, devlet yetkilileri, batılı diplomatlar ve analistlerle yapılan röportajlarda farklı bir resim ortaya çıkıyor ve bu resme göre taliban’ın söz konusu eski üyelerinin aracılık rolü oynadıkları düşüncesinde bir hata olabilir.

koalisyon güçlerince tutuklanıp daha sonra serbest bırakılmaları veya taliban’dan ilk aşamalarda ayrılmaları sebebiyle geçtiğimiz on yıl boyunca kabil’de bulundukları için, aynı zaman zarfında daha genç ve bağımsız fraksiyonları benimseyip yapısını değiştiren silahlı harekete yakın olduklarından şüphe duyuluyor. eski taliban’ın perspektifinden bakıldığında, bu kişilere, anlaşmaya yönelik çalışmalar için uygun koşullar içeren herhangi bir fırsat sunulmadı. hükümetin perspektifinden bakıldığında ise, yavaş yavaş britanya ve abd’ye yaklaştıkları için cumhurbaşkanı karzai onlara yeterince güvenmiyor.


abd afganisan eski özel temsilcisi eide [epa] 

diğer taraftan, batılı analistler, bu dört kişinin, silahlı muhaliflerin motivasyonlarını anlayabilmek açısından kendilerine yardımcı olan önemli bir danışmanlık görevi yerine getirdiklerini düşünüyor.

birleşmiş milletler’in afganistan eski özel temsilcisi ve yakında çıkacak ‘afganistan üzerindeki mücadele’ kitabının (struggle over afghanistan) yazarı kai eide “kabil’de kaldığım süre boyunca bu kişilerle düzenli bir diyalog içindeydim ve norveç’e döndükten sonra da onlarla görüştüm” diyor.

eide, görev süresi boyunca afganistan’da askeri çözümün mümkün olmadığında diretmişti. siyasi bir mutabakat düşüncesinin gündeme gelmesi ve taliban liderleriyle iletişim kurma sürecinin başlatılmasında etkili olduğu belirtiliyor.

eide, “benim için onların görüşleri, diğer tarafın, yani taliban’ı motivasyonunu ve olası bir barış sürecinin fırsatlarını ve kısıtlamalarını anlamak açısından önemli verilerdi” diyor.

taliban’ı derinlemesine incelemiş, kandahar’da yerleşik bir araştırmacı olan alex strick van linschoten ise medyanın bu kişilere odaklanmasının sebebinin tanınmış olmaları olduğunu söylüyor ve aslında fazla nüfuzları olmayabileceğini belirtiyor:

“bu kişileri tümüyle devreden çıkartmak doğru olmaz. ancak, ne zaman bu konu gündeme gelse medya bu dört isime odaklanıyor; kısmen bu insanları tanıdıkları için. ayrıca medyayla konuşmaya istekli olmaları da bunu teşvik ediyor.”

ideoloji ve nüfuz

halihazırda 'taliban’ın eski üyeleri' olarak addedilen bu dört kişi, siyasi veya dini görüşlerini değiştirmedi. taliban da, muhtemelen bu yüzden, silahlı direnişi bırakmalarına rağmen onları ihanet etmiş kişiler olarak görmüyor. askerlerin varlığını eleştirip taliban’ın savaşa zorlandığını söylemeye devam ettiler.

analistler, bu kişilerin nüfuzlarının farklı olduğunu söylüyor.

taliban rejiminde pakistan büyükelçiliği yapan molla abdusselam zaif, hareketin liderlerine en yakın isim. bunun iki sebebi var: görüşlerindeki tutarlılık ve abd işgalinin ardından pakistan’da tutuklanıp guantanamo’ya gönderilmesi. van linschoten, guantanamo’da geçirdiği sürenin, boyun eğmeyen biri olarak itibarını korumasına yardımcı olduğunu söylüyor. (zaif, guantanamo’dan çıktıktan sonra, orada geçirdiği zamanı canlı ayrıntılarıyla anlattığı bir kitap da yazmıştı.)

van linschoten şunları ekliyor: “zaif’in kitabında bir cümle var: ‘ben taliban’dım, şimdi de taliban’ım ve hep taliban kalacağım’. işte zaif’i tanımlayan bu cümle.”

zaif, al jazeera ile yaptığı bir röportajda ise şunları söyledi: “siyasi açıdan, ister iradesiyle ister zorlanmış olsun, bir gruptaki bir arkadaş, başka bir gruba katılmadan evinde oturduğu sürece o gruba dahil olmaya devam eder. ben duruşumu değiştirmedim ve herhangi bir parti veya gruba katılmadım.”

zaif’e benzer bir tutumu benimsemiş olan ‘taliban’ın eski üyelerinden’ biri de, zaif’in eski ‘patronu’ ve dışişleri bakanlığı yapmış olan vekil ahmed mütevekkil. sık sık medyayla konuşan ve uluslararası konferanslara katılan zaif’in tersine, daha yumuşak bir dil benimseyen mütevekkil onun kadar ilgi çekmedi.

al jazeera’nin, direnişten çekildikleri için taliban’ın kendilerini hain olarak görüp görmeyeceği sorusuna mütevekkil şu cevabı verdi: “benim taliban yönetimi zamanındaki çalışmalarım da askeri değil, diplomatikti. onlar için çalışmamın sebebi amaçlarına inanmamdı. korkmam gereken bir şey yok; çünkü o amaçlara hâlâ inanıyorum ve kendi adıma onları gerçekleştirmeye çalışıyorum.” 

silahlı taliban bu kişilerin kendilerini temsil etmediğini net bir şekilde belirtmiş, ancak yaptıklarını kınamaktan kaçınmıştı.

taliban’ın sözcülerinden zabullah mücahid al jazeera’ye şu açıklamayı yaptı: “kabil’de oturanlar islami emirlik’in [taliban] üyeleri değil artık. onlar kendi başlarına bireyler. bazıları hapsedildikleri için orada, bazıları ise kendi kararlarıyla oradalar. bugün afganistan’ın yabancılar karşısında bir birliğe ihtiyacı var. bu kişilerin yaptıkları veya yapmadıkları bizim için mesele değil.”

van linschoten, taliban’ın karaçi’deki ve diğer noktalardaki aktif üst düzey liderlerinin hepsinin, taliban’ın söz konusu eski üyelerinin çok fazla göz önünde olmasından memnun olmadıklarını söylüyor:

“bu kişilerin savaşmadıklarını ve fedakarlıkta bulunmadıklarını düşünüyorlar. diğer taraftan bu hisler çok güçlü olsaydı açıklamalar yapılır, eyleme geçilirdi. itibarlarını zedelemek için daha fazla çaba gösterilirdi ve hatta suikastlara hedef olurlardı.”

devlet koruması altındaki mütevekkil ve zaif, islami eğitim konularında çalışan kendi vakıflarını yönetiyor. bunun yanı sıra, mahkum edilmiş taliban üyelerinin yaşadıkları koşulları izliyor ve şartların iyileştirilmesi ve hatta bazı mahkumların serbest bırakılması konuları dahil afgan hükümeti ile aileler arasında iletişim sağlıyorlar.

taliban’ın dışişleri bakanlığında üst düzey görev yapmış ve şu anda kabil’de yaşayan analist vahid muzda, diğer iki kişinin (taliban’ın bm temsilcisi mücahid ve eğitim bakanı mevlevi arsala rahmani) başından beri karzai hükümetine daha yakın olduklarını ve bu yüzden taliban üzerindeki nüfuzlarının daha az olabileceğini ifade ediyor.

güven eksikliği mi?

mücahid, al jazeera’ye, “yeni hükümetin ilk günlerinde rahmani ve ben kendi siyasi partimizi yeniden kurduk ve artık taliban adı altında konuşmuyoruz” dedi. mücahid, ayrıca, zaif ve mütevekkil’in, hareketin adını kullanmaktan kaçınmadıklarını söyledi.

cumhurbaşkanı karzai, afgan anayasasının cumhurbaşkanına tanıdığı kotanın bir bölümünü kullanarak rahmani’yi senatör olarak atamıştı. eylül 2010’da, rahmani’nin mücahid ile birlikte yüksek barış konseyi’ne üye oldukları açıklandı. mücahid’e, konsey başkan yardımcılığı görevi verildi.

mütevekkil ve zaif, barış konseyinde değiller ve karzai’nin taliban’a ulaşma mekanizmalarının desteklenmesi için bir araya gelme çağrısını yaptığı iki büyük toplantıya da katılmadılar.

cumhurbaşkanına yakın bir üst düzey yetkili al jazeera’ye şunları söyledi: “cumhurbaşkanı karzai’nin, taliban’ı masaya oturtabileceğine inanmıyorlar. bu yüzden de yüksek barış konseyi ve en son jirga’ya (aşiret meclisi) katılmadılar. cumhurbaşkanı karzai de onlara çok güvenmiyor. amerikalılarla britanyalıların amaçlarına hizmet ettiklerini düşünüyor. özellikle de britanyalılara yakın olduklarını düşünüyor.”


taliban'ın pakistan eski büyükelçisi zaif. [al jazeera]

buna rağmen, şeffaf ve tek bir süreç olarak değil, birden fazla kanaldan gerçekleşiyormuş izlenimini veren barış çabalarıyla ilgili olarak dışarıdan bilgilendirildiler.

zaif, "konuyu uluslararası konferanslarda, özel toplantılarda ve cumhurbaşkanımızla görüştük. ancak, bu süreçte bizden yararlanmak istedikleri yöntemi kabul etmemiz kolay değil. bizden taliban’a bazı önerilerde bulunmamızı istediler. ancak bu yöntem nihai amacımız olan barışa ulaşmak konusunda bize herhangi bir fayda sağlamayacaktır” dedi.

zaif “yeniden entegrasyon programının” bir parçası olarak, taliban’ın alt ve orta düzeyini izole etme çabalarının bir işe yarayacağına inanmıyor.

“bu, sorunumuzu çözemez. alternatifi ise taviz vermeyi kapsayan bir uzlaşma ve bana göre afgan hükümeti böylesi bir alanda yatırım yapmış değil” diyor.

iran açısı

rabbani, ölümünden kısa bir süre önce gerçekleştirdiği son yurtdışı gezisinde, iran dini lideri’nin başkanlık ettiği tahran’daki islami uyanış konferansı’na katılmıştı.

iran hükümetinin davet ettiği konuklar listesinde, aralarında, görüşmelerin taliban tarafına başkanlık ettiği iddia edilen tayyib ağa’nın bulunduğu resmi bir taliban heyeti de vardı.

rabbani ile birlikte konferansa katılan muzda “iran konferansına davet edilenler arasında tayyib ağa da vardı” dedi.

bazıları konferansa katılmış olan taliban’ın eski liderleri ise etkinlikte resmi bir taliban heyetinin yer aldığını, ancak tayyib ağa’nın heyette bulunmadığını söylediler.

birleşmiş milletler’de temsilcilik yapmış olan mücahid, “söz konusu kişinin kim olduğu önemli değil; önemli olan hareketin resmi temsilcisi olarak davet edilmiş olmaları. tayyib ağa bugün hayatta, ama yarın ölmüş olabilir. ancak hareket temsil edildi, önemli olan da bu” dedi.

muzda, taliban’ın başkan yardımcısı molla barader’in şubat 2010’da pakistanlı yetkililer tarafından alıkonulduğu süreçte tutuklanmaktan kaçan tayyib ağa’nın çalışmalarını bir süredir iran’dan sürdürdüğünü iddia ediyor.

muzda; tayyib ağa ve baradar’ın iran’a yaklaşmakta olduğunu ve bu durumun pakistanlı yetkilileri rahatsız etmiş olduğunu da söyledi. iran’a kaçan tayyib ağa’nın çok büyük bir olasılıkla çalışmalarını resmen oradan yürüttüğünü de ekledi.

al jazeera olarak bu iddiayı bağımsız kaynaklardan doğrulatamadık. taliban kaynakları bu söylentileri duyduklarını, ancak destekleyici herhangi bir kanıt görmediklerini ifade etti. konuyla ilgili eski bir afganistan resmi yetkilisi tayyib ağa’nın iran’da çalışmasının veya taliban’ın orada bir ofisinin bulunmasını düşük bir olasılık olduğunu söyledikten sonra, iran’ın taliban ile ilişkileri olduğunu teyit etti ve “taliban ve iran arasında bir iletişim kanalı her zaman olmuştur” dedi.

yorum almak istediğimiz iran yönetimi sözcüsüne ulaşamadık. tahran’daki afganistan büyükelçiliği de görüşme isteklerimizi reddetti.

geçtiğimiz günlerde, afganistan’ın britanya büyükelçisi, ellerinde iran’ın taliban’a silah gönderdiğine dair kanıtlar bulunduğunu iddia etmişti. söz konusu iddialar doğruysa, ilgili çalışmaların koordine edilebilmesi için [taliban’ın] iran’da siyasi bir varlığı olması gerekir.

“silahlarla ilgili durum, büyük ölçekli bir şey olamaz. aksi takdirde, [batılı yetkililer] bu silahlara el koyardı ve bu tür suçlamaları çok daha sık duyardık” diyen van linschoten, iran’ın taliban ile belirli bir düzeyde ilişkisi olduğunu kabul ediyor. van linschoten bu konuda şunları söyledi: “iranlılar, iran içinde, örneğin amerika’nın nükleer tesislere saldırması gibi, bir şeyler olması durumu karşısında pozisyonlarını güçlendirmeye çalışıyor. iran, amerikan güçleri karşısında, afganistan içinde nüfuzunu yansıtabilmeyi istiyor.”

dışişleri bakanlığında tercümanlık yapmış olan tayyib ağa, taliban’ın genç kuşağından ve molla ömer’in yakın arkadaşı. geçtiğimiz birkaç yıllık süreçte, hareket için bir siyasi büro açma olasılığı ile ilgili görüşmelerde taliban tarafının lideri olarak ismi sık sık anıldı.  katar ve almanya’da batılı ve afgan yetkililerle bir araya geldiği bildirildi.

ancak, tayyib ağa’nın medyada geçtiği gibi görüşmelerde sorumlu kişi olup olmadığı net değil. mücahid, taliban’ın yanıtlarına liderlik eden kişinin sık sık değiştiğini söylüyor: “tayyib ağa’dan molla muhammed hassan’a, sonra da ağa can’a. sürekli olarak değişiyor.”

görüşmeler konusunda bilgili eski bir üst düzey yetkili de tayyib ağa’nın, görüşmelerden dışlandıklarını düşünen kabil’deki “kıskanç ve tedirgin” unsurlar tarafından uzaklaştırıldığı için artık taliban’ın atanmış yetkilisi olmayabileceğini söyledi.

çok yakınlarda, katar’da bir ofisin açıldığına dair afgan hükümeti tarafından öfkeyle karşılanan haberlerde bir başka isim daha ortaya atıldı. eskiden birleşik arap emirlikleri ile ilişkilerden sorumlu olan bir taliban üyesi molla can muhammed medeni’nin, büro açıldığında başına geçebileceği iddia edildi. ancak mücahid bu haberleri önemsemiyor. al jazeera’ye “medeni hem entelektüel hem de diplomasi açısından çok zayıf biri. önemli bir rol oynayacağını hiç sanmıyorum” dedi.

twitter’dan takip edin: @mujmash

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;