Portre
Portre: Binyamin Netanyahu
Filistin ve İran'a yönelik sert tutumuyla bilinen Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama'nın çözüm girişimleri karşısında da politikalarından ödün vermedi.
israil’in dokuzuncu başbakanı ve merkez sağ likud partisi’nin lideri olan binyamin netanyahu, 1988 yılından beri ülkenin siyaset sahnesinde. 1996'da ülkenin en genç başbakanı oldu. 2009'da kurduğu koalisyon ile koltuğu yeniden devralarak aşırı sağ politikalarıyla dikkat çekti.
‘bibi’ lakaplı netanyahu, 21 ekim 1949 tarihinde tel aviv’de, yahudi tarihi profesörü benzion ve zila netanyahu’nun oğlu olarak dünyaya geldi. üç kardeşin ortancası olan siyasetçi, 14 yaşındayken ailesi ile birlikte abd’nin pennsylvania eyaletine göç etti.
lise öğrenimini burada tamamlayan netanyahu, 1967 yılında israil savuma kuvvetleri’ne katılmak amacıyla ülkesine döndü. 1972'de silah arkadaşlarından birinin kurşunuyla yaralandı. bu dönemde yom kippur savaşı ile süveyş kanalı çıkarmasında görev aldı.
askerlik günleri sonrasında abd’ye dönen netanyahu, massachusetts institute of technology’de (mit) önce mimarlık alanında lisans, sonra işletme alanında yüksek lisans öğrenimi gördü. 1977'de israil’e geri dönüp bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra, 1978 yılında jonathan netanyahu terörle mücadele enstitüsü’nü faaliyete geçirerek, ülkedeki politikacılarla ilk bağlantılarını kurdu.
kamu bünyesinde ilk görev
1982 yılında israil’in washington büyükelçi yardımcısı olarak kamuda çalışmaya başlayan siyasetçi, 1984-88 döneminde de israil’in birleşmiş milletler (bm) nezdindeki daimi temsilcisi olarak görev yaptı. bu pozisyon sonrasında likud partisi’ne katılarak siyasi kariyerine başlayan netanyahu, 1988 seçimlerinde israil parlamentosu knesset’e girdi ve dışişleri bakan yardımcısı oldu.
israil ile filistin ve tel aviv’le ihtilaf içinde olan diğer arap ülkeleri arasında bir barış süreci başlatabilmek için 1991 yılında ispanya’nın ev sahipliğinde düzenlenen madrid konferansı’nda yer aldı.
1992 genel seçimlerinde likud’un aldığı yenilgiden yaklaşık bir yıl sonra yapılan parti liderlik seçimlerini kazanan netanyahu, 1996 yılındaki genel seçimler sonucunda ülkenin en genç başbakanı oldu. başbakan netanyahu, iktidarı döneminde filistin lideri yaser arafat’la anlaşmaya vararak, batı şeria’nın kontrolünün bir bölümünü filistinlilere bıraktı.
1999’da erken genel seçimlerin işçi partisi’nin zaferiyle sonuçlanmasıı sonucu iktidarı kaptıran likud’un liderliğine de, netanyahu yerine ariel şaron seçildi. şaron hükümetlerinde dışişleri ve maliye bakanlıkları yapan netanyahu, partisinin gazze’deki yahudi yerleşim birimlerini kaldırma kararına tepki olarak 2005 yılında maliye bakanlığından istifa etti.
şaron’un 2005 yılında kadima partisi’ni kurarak likud’dan ayrılmasıyla yeniden liderlik koltuğuna oturan netanyahu, kadima hükümetine karşı yoğun muhalefet yapmaya başlasa da, gazze’ye yapılan dökme kurşun operasyonu’na destek verdi.
on üç yıl sonra yeniden israil başbakanı
2009'da kurduğu koalisyonla tekrar başbakanlık koltuğuna oturan likud lideri, bu dönemde hükümetinin uyguladığı aşırı sağ tandanslı politikalarla öne çıktı. netanyahu, özellikle gazze’de hamas ve diğer filistinli gruplara karşı sert söylemler kullandı.
yine başbakanlığı döneminde iran’ın nükleer programına karşı askeri müdahaleyi sık sık gündeme getiren netanyahu, işgal altındaki bölgelerde bulunan yahudi yerleşimlerini artırmaya da devam etti.
değişim vaadiyle 2008 yılında iktidara gelen ve ılımlı bir görüntü çizen abd başkanı barack obama döneminde, netanyahu hükümetinin washington'la ilişkileri inişli-çıkışlı bir grafik izledi. yönetim netanyahu'nun yahudi yerleşimleri politikasından duyduğu rahatsızlığı hiçbir zaman gizlemedi. başkan obama'nın da özel sohbetlerinde kendisinden şikayetçi olduğu biliniyor.
ocak 2013'teki seçimlerde sandalye kaybetse de iki ay süren çetin müzakerelerin ardından kurduğu koalisyonla başbakanlığını sürdürdü. bm güvenlik konseyi'nin 5 daimi üyesi ve almanya'nın, nükleer programı konusunda iran ile kasım'da anlaşmaya varmaları netanyahu için büyük hayal kırıklığı oldu. israil başbakanı anlaşmayı tarihi bir hata olarak niteledi:
"bugün dünya artık çok daha tehlikeli bir yer. dünyanın en tehlikeli rejimi, dünyanın en tehlikeli silahını elde etme yolunda önemli bir adım attı."
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar