Görüş

28 Şubat ve İslamcı - laik gerginliği

Türkiye'nin yakın tarihini belirleyen askeri müdahaleyi mercek altına alan Al Jazeera, yazarlardan dört soruda sürecin günümüze etkilerini ve bugünkü tartışmalara nasıl yansıdığını yorumlamalarını istedi.

Merve Kavakçı TBMM'de.
Merve Kavakçı'nın Mayıs 1999'da TBMM'ye başörtüsüyle girmesi ve bu şekilde yemin etmek istemesi sonucu milletvekilliği düştü. [AA-Arşiv]

döneme tanıklık etmiş yazarlara sorduk:

aradan 17 yıl geçtikten sonra bile 28 şubat travmasının, islami duyarlılığı yüksek kesimlerde etkisini sürdürdüğü görülüyor. 12 yıldır süren ak parti iktidarı da bu kesimlerin kendilerini tam olarak güvende hissetmesini sağlamıyor. benzer bir şekilde laik kesim içinde de kendi yaşam tarzlarının tehlikede olduğu düşüncesi var.

hem müslümanca yaşamayı hayat ilkesi edinmiş insanların, hem de laik kesimlerin kendilerini güvende hissedeceği bir toplumsal uzlaşı/güven nasıl sağlanabilir?

ergün yıldırım 

ergün yıldırım
Ergün Yıldırım, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi.

korku siyaseti, türkiye'nin siyasal kutuplaşmasını oluşturan ana faktör. "şeriat geliyor" denerek laik kesimlerin korkutularak karşı bir tutuma yöneltilmesi tarihsel bir durum. islamcı siyaset 'irtica', kürt siyaseti 'bölücü' ve sosyalist/sol siyaset 'dinsizlik' korkusuyla terbiye edilmeye çalışıldı. bu korkuları canlı tutacak çeşitli toplumsal-politik travmalar yaşatıldı topluma. örneğin sivas'ta yakılan aydınlar, uğur mumcu'nun katledilmesi vs. buna örnektir.

dolayısıyla siyasal taraflar birbirlerine karşı derin bir güvensizlik içinde. güvensizlik çok derin tarihsel ve toplumsal olaylarla beraber sürüp geliyor. bunlardan kurtulmak köklü bir sorgulamayla mümkün. ancak türkiye'de her yeni iktidar kendi tabanını güvenceye almakla beraber, yine kendi tabanını konsolide etmek amacıyla korku siyasetini kullanmaktan çekinmiyor. bundan dolayı ilginç bir biçimde hem laikler, hem de islamcılar korkuyor. gezi olgusunda şuna şahit olundu: laikler "yaşam tarzımız gidiyor" diyerek korktular, muhafazakarlar da "laikler başörtülülere saldırıyorlar" dediler.

barış temelinde bir uzlaşı tam demokratik bir devlet yapısıyla mümkün. bunun için öncelikle siyasetçiler korkuyu bir siyasal araç olarak kullanmaktan vazgeçmeli. suç, bireysel ve somut bir biçimde tanımlanmalı ve suç teşkil eden unsurlar için herkes adalet önünde eşit bir biçimde hesap vermeli. dezenformasyon ve yalan haberler üretmekten uzak bir medya anlayışı egemen olmalı.

mücahit bilici 

mücahit bilici
Mücahit Bilici, City University of New York, John Jay College Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi.

bugün hâlâ dindarların muktedir ve eşit olma sürecinin uzamış balayını yaşıyoruz. yani dindarlar ilk kez ağız tadıyla devletin ortağı ve bir ölçüde hakiki sahibi olma imkanına kavuştular. bu, uzun süreli bir emeğin ve nice acının sonunda elde edilmiş mağduriyetten çıkma halini, dindarların kibar bir eşitliğe çevirme konusunda çok iyi bir performans gösterdikleri söylenemez.

laiklik yanlıları kaybolan imtiyazların tiryakiliğinin verdiği burukluğu aşmakta zorlanırken, dindarlar da elde ettikleri iktidarın bir hakimiyet değil, eşitlik aracı olduğunu hazmetmekte zorlanıyor.

böylesi, her tarafı memnun edecek bir akit ancak bir yeni bir anayasa ile olabilirdi. fakat bu başarılmadı. ak parti, muhalefetin muhalefetini bahane etse de kanaatimce bu kadar muktedir dönemleri geride bırakmış bir hiper-iktidarın anayasa yapamaması, ancak zamana yayılmış bir oy hesabı popülizmi ile açıklanabilir. parti, kriz döneminin cazip kıldığı karizma siyasetine ve lider prensibine teslim olmakla, demokratik kazanımların kurumsallaşmasına olan ihtiyacı takdir etmekten uzağa düştü.

mümtazer türköne 

mümtazer türköne
Mümtazer Türköne, Zaman gazetesi yazarı.

bugün çok farklı bir yere geldik. meğer çatışma laik-antilaik çatışması değil, doğrudan iktidar rekabeti imiş. devleti ele geçiren başkalarını yaklaştırmıyor, sonra da laik veya islamcı kılıfı buluyor.

28 şubat'ın 18. yılında türkiye benzer bir krizden, adeta ara dönemden geçiyor. roller aynı ama oyuncular farklı. dün askerlerin durduğu yerde bu sefer demokratik hükümet duruyor. demek ki mesele islamcılık veya laiklik değil, iktidar tekelleşmesi imiş.

ömer laçiner 

ömer laçiner
Ömer Laçiner, Birikim dergisi Genel Yayın Yönetmeni.

akp iktidarına kadar türkiye, ılımlı veya 'radikal'-atatürkçü-modernist elitlerin odağında olduğu siyasal güçler arasında süren iktidar ve hegemonya mücadelesine sahne oluyordu. akp'nin taşıyıcı gücünü ve omurgasını oluşturan otantik-taşra veya taşra kökenli-burjuvazi, bu mücadelelerde metropollerin ılımlı modernist elitlerinin arkasında duruyordu. akp ile ilk kez o şemsiyenin altından çıkıp merkezinde yer aldıkları bir siyasal hareketle atatürkçü modernistlere karşı verilen iktidar ve hegemonya mücadelesini üstlendiler.

on yıl içinde siyasal iktidarı kazanıp epeyce pekiştirdi, ekonomik gücünü arttırdı, ancak sosyo-kültürel hegemonyasını kuramadı. daha da önemlisi böyle bir hegemonyayı tesis edecek potansiyel ve donanım zaafını kolay kolay gideremeyeceği açığa çıktı. akp iktidarının ve onun odağındaki sosyo-ekonomik gücün kendini hâlâ kırılgan hissetmesinin, 'darbe' endişesi ile malul olmasının ana nedeni, kaynağı bu idi.

akp, bu zaafını sosyo-kültürel alana devlet gücü ve imkanlarıyla muhafazakarlık enjekte ederek telafi etmeye yöneldi bir süredir. gezi isyanının en belirgin tetikleyicisi de buydu. akp yönetimi ve bilhassa erdoğan, buna rağmen aynı politikada ısrar ediyor. 30 mart'ta bunun sonuçlarını göreceğiz. çeşitli laik kesimlerle dindar muhafazakarlığın yakın gelecekte 'barış içinde bir arada yaşama' zeminini kurabilme imkanlarını seçim sonuçları önemli ölçüde göstermiş olacak.

bu makalede yer alan fikirler yazarlara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Al Jazeera soruyor

al jazeera'nin bir konu hakkında soru & yanıt formatındaki tartışmalarını buradan takip edebilirsiniz. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;