Görüş

Tunus: Bir çizgi ve iki devrim

Tunus'ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, sağcı ve solcu laik partilerin çoğunluğunun Marzuki'ye karşı Sibsi'yi destekleyeceklerini açıklaması, laik ve İslamcı projeler arasındaki dikey ideolojik kutuplaşmayı gösteriyor.

Tunus'ta 23 Kasım 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turununda ilk iki sırayı, Gaid Sibsi ve Munsif Marzuki elde etti. [Fotoğraf: AA/Getty]

tunus, 21 aralık 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yaklaşırken, iki isim etrafında bölünmüş görünüyor. iki isim, teoride birbirine zıt ancak pratikte birlikte yaşama imkanı bulunan iki projeyi temsil ediyor. ikinci turda, 2011 yılının başında despot yöneticileri ve yolsuzluk sistemini yıkan devrimciler ve devrim projesini temsil eden munsif marzuki ile eski rejimin yüzü ve karşı devrim projesinin temsilcisi baci gaid sibsi yarışıyor.

ülke, önümüzdeki 5 yıllık geleceğini belirlemenin eşiğinde duruyor:

1) ya ikinci tur seçimlerini sibsi'nin kazanmasıyla "bir proje ile aynı çizgi" (önceki despotluk projesi ile laiklik çizgisi) seçilecek. böylece sibsi, hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığını garantileyecek. ve tabii ki isimleri, karakterleri, politikaları ve hatta belki uygulamalarıyla eski rejim projesi geri dönmüş olacak.

2) ya da marzuki'nin kazanmasıyla "iki proje ile aynı çizgi" (laik ve islamcı projeler ile laiklik çizgisi) seçilecek. bu seçenek, birarada yaşamanın zora girmesi halinde, cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık arasındaki yetki çatışması bağlamında, 'demir yumruk' tarzının tırmanışa geçmesine yol açacak. böyle bir durum, tunus'u siyasi tıkanma ve kurumsal istikrarsızlık noktasına götürebilir. iki projenin kavgası, iradeler çatışmasının gölgesi altında sokağa ve halk iradesine taşınabilir.

ekim 2014'teki parlamento seçimlerinde nida tunus’un kazandığı sandalye sayısı, hükümeti kurma yetkisini almasını sağladı. sibsi daha fazla anlaşabileceği alternatifler nedeniyle nahda'yı hükümete almayacağını açıkladı. yani hükümetin kilit ortağı olamayacak nahda'ya, parlamentoda ana muhalefet rolü oynamak dışında seçenek kalmıyor.

by Zervak Nusayr

23 kasım 2014'te gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, belirli oy oranları bulunan sağcı ve solcu laik partilerin çoğunluğunun marzuki'ye karşı sibsi'yi destekleyeceklerini açıklaması, tunus'ta toplumsal bölünmeye yol açan iki proje arasındaki dikey ideolojik kutuplaşmayı gösteriyor.

bu kutuplaşma, 'kartaca sarayı'na girme kavgasının önemi, sıcaklığı ve zorluğunu arttıracak. süreç, tunus'un dış çehresini belirlemek noktasında 'siyasi yönetimin kimliği' meselesinin çözümü açısından büyük önem taşıyor. kamplaşmanın temelini sadece nida tunus partisi'nin bakanlıkları alma açgözlülüğü oluşturmuyor. nida tunus zaten arap, islami ve demokratik olan her şeye yönelik derin, yerleşik bir düşmanlık içinde. hatta 'demokrasi' bile, nahda partisi'nin aksine, nida tunus'un siyasi söyleminde sadece bir slogan konumunda.

nahda'nın tarafsızlık tercihi

nahda, seçmen gücüne rağmen, birinci ve ikinci turlarda aday göstermeyip parti tabanını belirli bir adaya oy vermeleri için yönlendirmeyerek müstesna bir tutum takındı. nahda lideri raşid gannuşi, partinin bu tutumunu, "havanın ısınmaması için tarafız kalıyor." yada "kavganın bir parçası değil." ve "herhangi bir tarafla koordinasyon içinde değiliz." şeklindeki sözleriyle açıklıyor. ama nahda'nın tutumu aslında vakıanın dayattığı ve zaruretlerin dikte ettiği görülüyor.

nahda'nın 26 ekim 2014'teki parlamento seçimlerinden aldığı sonuç, 2011 seçimlerindeki oylarının dörtte birini kaybederek nida tunus'un ardından ikinci sırada yer alması şeklinde ortaya çıktı. nida tunus’un kazandığı sandalye sayısı, hükümeti kurma yetkisini almasını sağladı. sibsi daha fazla anlaşabileceği alternatifler nedeniyle nahda'yı hükümete almayacağını, onunla koalisyon kurmayacağını açıkladı. yani hükümetin kilit ortağı haline gelemeyecek nahda'ya, parlamento çatısı altında ana muhalefet rolü oynamak dışında seçenek kalmıyor.

bu yüzden nahda, mevcut şartlarda 'tarafsız' kalmasının, siyaset sahnesinin hararetli tartışmalarının parçası olmaktan daha çok yarar getireceğini düşünüyor. dolayısıyla ilk turda marzuki'ye oy veren nahda tabanı, ikinci turda marzuki'ye ilk turdakinden fazla oy vermeyecek. çünkü nahda, marzuki'ye desteğini açıklaması halinde nida tunus liderleri ve tabanının provokasyonlarına, siyasi ve medya kampanyasına maruzj kalmasında fayda görmüyor. kaldı ki nahda, parlamento seçim sonuçlarının açıklanması akabinde sibsi'nin 'kendilerine ve demokrasi ailesine' en yakın partilerle koalisyon kuracaklarını ilan etmesine rağmen, 'demokratik' bir siyasi ortaklık yapma umuduyla nisa tunus ile bağları koparmak istemiyor. lakin vakıa, nahda'ya böyle bir tutumu dayatıyor.

nahda’nın tarafsız tutum almasını dikte eden zaruret, nida tunus'un marzuki karşıtı kampanyasının yakıtı veya kurbanı olmaktan sakınmasıdır. sibsi, kendi medya araçları yanında bölgesel ve uluslararası güçlerden destek alan 'karşı devrimin' kısmi zafer sarhoşluğunun zirvesinde ikinici tura hazırlanıyor. nahda'nın parti olarak tarafsızlığını resmen ilan etmesine rağmen, temiz bir siyasi sicile sahip marzuki karşıtı kampanyasında ısrarla nahda'ya saldırıyor. sürekli nahda'nın islamcı eğilimlerini hatırlatıyor ve partiyi 'ideolojik' bir çekişmeye çekmeye çalışıyor.

sibsi mütemadiyen nahda'nın marzuki’yi desteklediğini vurguluyor; nahda kadrolarını ilk turda marzuki'nin kampanyasını yürütmekle suçluyor ve marzuki'yi 'islamcı aşırlık' hanesine koymak için destekçilerinin sadece nahda, cihatçı selefiler ve devrimi koruma birlikleri olduğunu iddia ediyor. marzuki’ye islamcı aşırılar ve şiddet yanlılarının oy verdiği mesajıyla tunuslu seçmeni korkutmak amacıyla marzuki'nin kampanyasını medyada karalıyor. nahda'nın tutumunun konjonktürel boyutu bu.

nahda'nın, karşı devrimin mısır'daki meşru seçimlerin getirdiği demokratik sürece 3 temmuz 2013'te yapılan 'darbeci müdahale modeli'nin tekrarlanma olasılığını güçlü şekilde canlandırması, partinin tutumunun uzun vadeli boyutunu oluşturuyor. gerçi tunus'taki darbenin 'türü' farklı olabilir. darbe, mısır'da tanklarla 'kaba' biçimde yapıldı. oysa tunus'ta sibsi'nin kazanması halinde, seçim sandıklarıyla, yani demokratik araçla ve tunusluların özgür iradesi kanalıyla 'oldukça esnek' bir forma olacak. sibsi de böylelikle aynı anda hükümeti ve cumhurbaşkanlığını alacak.

anayasa, yürütme organına geniş yetkiler verdi. nahda partisi liderlerini ve diğer devrim güçlerini (özellikle de korunmasız arap devrimlerini vuran derin devletin artçı dalgalarıyla birlikte) asıl endişelendiren husus da bu. arap dünyasında rejimlerin düşmesi sonrası devrimlerin yaptığı anayasa metinleri ne kadar ideal olursa olsun tüm idari, maddi ve medya araçlarına hakim despot rejim iktidarı gölgesinde, yazılan mürekkep kadar değeri olmayacak. bu anayasa metinleri; yeniden düzenlenebilir, değiştirilebilir ve hatta iptal edilip tamamen tersyüz edilebilir sözleşmeler nihayetinde.

söz konusu endişeler, 'kartaca sarayı'nın anahtarlarını devrimin 'demokrat adayı' marzuki’ye devretme yolunda devrim güçlerini seferber ediyor. marzuki, karşı devrimin (iktidarın yarısı olan hükümeti garantileyen eski rejimin dönüşünü sağlayacak ağır bir bedel ödemeden) demokrasi adıyla demokrasiye 'esnek darbe' yapmasının karşısında önemli bir engel teşkil edecek. zira anayasal açıdan iç konularda en önemli ve en etkili organın hükümet olduğu unutulmamalı.

marzuki, karşı devrimin yönetimi tekeline alarak rejimin yapısını değiştirmesini, despotizm ve yolsuzluk manzumesinin geri dönmesini engellemenin 'emniyet süpabıdır'. bizatihi kendisinin bin ali rejimini tanımlarken kullandığı 'cum-melekiye' (kraliyet cumhuriyeti) tabirini yani devlet başkanının kral rütbesiyle tunus cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturması düşüncesinin canlanmasının yolunu kesme aracıdır. 

by Zervak Nusayr

herşeye rağmen 2015 yılında tunus, asla devrim öncesinin tunus’u gibi olmayacak. ülkenin hat safhadaki ekonomik sorunları (işsizlik oranının artması, fakirlik oranının yükselmesi, ekonomik büyümenin düşmesi, pahalılık, dış borç artışı, kişi başı yıllık gelir düzeyinin düşmesi, turizm gelirlerinin azalması vb.) tunusluların önceliği. aşırılık yanlısı silahlı gruplardan kaynaklanan güvenlik gerilimiyle mücadele edilmesi; bölgesel yeni gelişmeler, özellikle libya'daki son olaylar ve bunların siyasi ve güvenlik yönünden tunus'a etkisiyle baş edebilecek araçların bulunması, çözümler ve ciddi programlar sunma sürecinin hızlandırılması var halkın gündeminde.

sayılan tüm sorunlarla mücadele, eski dönem uygulamalarını canlandıracak başlık ve gerekçeler altında, despot yönetim ve onun yolsuzluk sistemine dönmek suretiyle devrimin kazanımlarından ödünler verilerek yapılamaz. 

dışlayıcı zihniyetin gelmesi, iktidarda tekelleşme düşüncesinin yerleşmesi ve yeni bir diktatörlüğün tesisi, tunus sahnesine fikri, siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlar ile medyaya damgasını vuran tüm değişikliklerden sonra hiç kolay olmayacak. 

siyasi özgürlükler, diktatörlükle mücadele, yolsuzluğun erozyona uğraması ve insan haklarının savunulması yolunda bir siyasi geçmişe ve derin direniş sermayesine sahip olan marzuki'nin söylemini genç kesimlere yöneltmesi bekleniyor. kampanyasının gençlerin seçimlere katılımını teşvik edeceği umulan marzuki, akademisyen ve aydın kesimlere, seçimleri boykot edenlere yaklaşırken; rakibi sibsi'nin ise oylarının çoğunun geldiği ülkenin kuzey ve sahil bölgelerindeki tabanına yoğunlaşarak eski rejimin yerleştirdiği zengin kuzey-fakir güney ikilemini kırmaya çalışacağı düşünülüyor.

munsif marzuki, tunus'un sivil cumhurbaşkanı olmayı hak ediyor. bölgesel ve uluslararası saygınlığa sahip olan marzuki, tunus'un çıkarı dışında tüm şahsi çıkarlardan soyutlanarak tunusluların birliği dışındaki tüm siyasi ajandalardan kurtulabilir. tunusluların ve arapların gelecek vizyonu taşıyan, tüm tunusluları temsil eden, temiz ve fikri açıdan bağımsız bir cumhurbaşkanı taleplerini gerçekleştirebilir. 

ayrıca marzuki'nin 'kartaca sarayı'nda bulunması, iktidar araçlarının bölüşülmesi, karşı devrimin bu araçların tamamını eline geçirmemesi, olumlu ve etkin siyasi denge kurulmasının 'garatörü' konumunda olacak. marzuki, karşı devrimin yönetimi tekeline alarak rejimin yapısını değiştirmesini, despotizm ve yolsuzluk manzumesinin geri dönmesini engellemenin 'emniyet süpabıdır'. marzuki, bizatihi kendisinin bin ali rejimini tanımlarken kullandığı 'cum-melekiye' (kraliyet cumhuriyeti) tabirini, yani devlet başkanının kral rütbesiyle tunus cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturması düşüncesinin canlanmasının yolunu kesme aracıdır. 

zervak nusayr, cezayirli yazar ve akademisyen. cezayir msila üniversitesi hukuk ve siyasal bilimler fakültesi öğretim üyesi. birçok araştırması yayımlanan nusayr'ın, 'imam seyid kutub'un düşüncesinde islam şeriatı'nın amaçları' adlı bir kitabı bulunuyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 

Zervak Nusayr

cezayirli yazar ve akademisyen. cezayir msila üniversitesi hukuk ve siyasal bilimler fakültesi'nde öğretim görevlisi. 'birçok araştırması yayımlanan nusayr'ın, "imam seyid kutub'un düşüncesinde islam şeriatı'nın amaçları" adlı bir kitabı bulunuyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;