Haber analiz

Gazze saldırısı

Al Jazeera muhabirleri, İsrail'in kadın ve çocukları hedef aldığı ve uluslararası basının bölgeye girmesinin yasak olduğu dönemde tanıklık ettiklerini aktardı.

Konular: İsrail

Haberin Öne Çıkanları

'Gazze karanlıktı'

'Hedef çocuklardı'

'Unutmak imkansız'

İsrail eldeki tüm imkanlarla Gazze’yi yıkıyor ve bölgedekileri yaşamın temel ihtiyaçlarından mahrum bırakmaya kararlıydı. [Reuters]

şirin tadros / al jazeera ingilizce gazze muhabiri

hepimiz 2008 yılı sonundaki gazze savaşının ilk haftasını yaşıyorduk. israilliler bu haftaya birinci merhale adını vermişlerdi. uluslararası basının gazze’ye girmesi engellenmişti. ben ve arkadaşım eymen muhyiddin, yaşananları batılı izleyiciye sadece kendimizin aktarmakla sorumlu olduğunu gördük.

bombardıman gece şiddetini yoğunlaştırdı. gördüklerimizi izleyicimize aktarmakta kararlıydık. bir gece gazze’deki ofisimizde el arabiya televizyonundan arkadaşlarımla dinlenmeye çalışırken yönetmenlerden biri, kız kardeşinin beş yaşındaki oğlundan bir telefon aldı. çocuk ağlıyor ve bütün bunların ne zaman biteceğini söylemesini istiyordu. gecenin ilerleyen saatleri çok kötüydü. karanlık ve korku her tarafı kuşatmış ve tablo en kötü renklerinde görülüyordu.

bu telefon görüşmesi aklımıza bombardıman altında yaşama deneyimini, israil bombalarının kadınları ve çocukları hedef aldığını, hiçbir ayırım gözetmediğini bilmeyen batılı izleyiciye aktarma fikrini getirdi. bu yüzden bir sonraki günün akşamında geceyi gazze’den bir ailenin yanında geçirme ve gecenin korkularını an be an birlikte yaşama kararı aldık.

israil eldeki bütün imkanlarla gazze’yi yıkıyordu. gazze’yi abluka altına almakla yetinmeyip elektrik şirketlerinin ihtiyaç duyduğu enerji gibi yaşamın temel ihtiyaçlarından mahrum bırakmakta kararlıydı. bunun sonucu olarak kent yoğun bir karanlık örtüsü altında uyuyordu. bu örtü gazze’yi televizyon ve iskambil oyunları gibi basit eğlencelerden dahi mahrum bırakıyordu.

tamir el mishal /al jazeera arapça gazze muhabiri

gazze’deki çocuk hastanesinde küçük bir çocuğun masum bakışları bizi duraksatmıştı. hastalık bütün belirtilerini gösteriyordu. annesi yanı başında kederle ve hasta oğluna bakmanın acısıyla doluydu. bu bakışı benim ve arkadaşlarımın unutması mümkün değil.

firas el mazlum, esad ve emel çiftinin ilk çocuklarıydı. tek çocukları için parlak bir gelecek planlıyorlardı ancak hayalleri kalp rahatsızlığıyla doğan firas’ın tedavisindeki sıkıntılı bir yolculuğa bağlıydı. ben o vakitler al jazeera ingilizce kanalında gazeteci olan arkadaşım casey kaufman’la birlikte konuyu araştırıyordum. gazze şeridinde devam eden israil ablukasının trajik etkilerini izlemeye çalışıyorduk. araştırmamız sırasında çocuk hastanesinde annesiyle birlikte görüştüğümüz firas’ın durumunun kötüleştiğini öğrendik.

al jazeera kamerası, doktorların gazze dışında bir hastaneye nakledilmesini kararlaştırdığı firas’ın tedavisinin takibi süreçlerinde her anı çekti. birçok telefon görüşmesinden sonra bir israil hastanesi firas’ın tedavi edilmesine onay verdi ancak bu da sorunun bittiği anlamına gelmiyordu. zira hastanın ailesi nakil işlemlerinin tamamlanması için zorlu sürecin sıkıntılarını üstlenmişti. al jazeera ekibinin o vakit firas’ın babasına eşlik etmesi bazı işlemleri kolaylaştırdı.

fakat aile ile birlikte sınır kapısına yönelmek için hazırlandığımız esnada filistin hastanesinden şok edici haber geldi. firas hayata gözlerini yummuştu. o anlara acı, keder, gerilme, şok ve şaşkınlık duyguları karıştı.

firas’ın hikayesi al jazeera ekranlarında 13 mayıs 2009’da yayınlandı. izleyenleri ağlattı ve acı verdi. fakat firas’ın anne babası esad ve emel’e allah’tan sabır ve hayat yolculuğunu tamamlama gücü bahşedilmişti. bir yıl sonra emel, yaralı aileye biraz umut ve mutluluk getiren bir başka firas dünyaya getirdi.

yaser ebu hilale/ al jazeera ürdün muhabiri

içlerinden bazıları uyuyanlardan çok ölülere daha yakın. çocuk cesetleri çokça bozulmuş değildi. bu da sahneye mistik bir ortam veriyordu. zira sığındıkları sığınak onları israil uçaklarının bombardımanından kurtaramamıştı ve büyük bir mezar olmuştu kendileri için bu sığınak. kırmızı spor pantolonlu o çocuğu unutmuyorum. yıkılmış sığınağın tozu alnından alınacak olsa uyanacak gibiydi adeta.

ikinci kana katliamı sahnesi önünde sırf plastikten kamerayı taşımak zor. olayı tarafsız şekilde aktaran bir gazeteci olmak zor. hiçbir günahı olmayan çocuklara yönelik bu saldırıya karşı koyacak süper bir devletin başkanı olmayı arzuluyorsunuz. minimum gözyaşlarını ve çığlığını duyurmak istiyorsunuz

o gün orada şans veya şansızlığın kendisini katliam haberini ilk yayınlayan ve ilk oraya gelen isim yaptığı al jazeera muhabiriydim. uzun saatlere tutunmak, olayı güven ve dikkatle dünyaya aktarmak için gerekliydi. en hızlı zamanda ve en güzel görüntüde gazetecilerin felaketleri ve savaşları haber yaparken maruz kaldıkları ahlaki ve mesleki kriterlerin sert deneyimleri bulunmaktadır.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;