Görüş

Mısır İhvanı ve Tunus Nahdası: İki sürecin hikayesi

Tunus'taki İslamcı yönetim uzlaşı ve kapsayıcı bir siyasi düstur edinirken Mısır'daki muadilinin dışlayıcı ve sert yöntemleri, bu iki ülkedeki demokrasi deneyiminin çok daha farklı sonuçlara evrilmesine neden oldu.

Tunus Meclisi'ndeki milletvekilleri yeni anayasanın kabul edilmesini kutluyor.
Tunus'un yeni anayasası Kurucu Meclis'in 27 Ocak'taki oylamasıyla kabul edildi. [AA]

anlaşmazlıklar ve müzakerelerden yaklaşık iki yıl sonra tunuslular, ilerici devrimlerinin sadece 149 maddeden oluşan anayasasını onayladılar. seçilmiş kurucu meclis, halk, hükümet ve uluslararası çevrelerin olumlu karşılaması ortasında arap ve uluslararası şahsiyetlerin katılımıyla yüzde 92'ye varan bir çoğunlukla anayasayı kabul etti.

ayrıca tunusluların bağımsız, tarafsız ve tüm siyasi gruplarca kabul edilen teknokrat hükümetin geçiş döneminin kalan süresini idare etmesine onay vermesi mümkün oldu. bu hükümet bağımsız yüksek seçim kurulunun cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerini yapmasından sorumlu olacak. tunusluların ekseriyeti bu durumu ikinci cumhuriyetin doğumuna kendini adayan tarihi bir başarı olarak gördü.

dikkat çekici bu siyasi başarılar, dünya etrafındaki gözlemcileri ve analistleri, tunus ile mısır süreçlerini, geçiş dönemlerinin iki halk devriminin amaçlarına ulaşılması yönünde yönetilme biçimleri açısından karşılaştırma yapmaya sevk etti. bu iki devrimin halkları kalkınmanın ve istikrarın gerçekleşmesi ve demokratik siyasi rejimin inşası için türlü sıkıntılara göğüs gerdi.

mısır'ın, askeri güç ve demografik ağırlık açısından en büyük arap ülkesi, savaş ve barışın merkez üssü olmasından ve israil'e bitişik ve en fazla çatışma içindeki arap ülkesi niteliğinden dolayı ordusunun siyasetteki rolünü güçlendi.

by Beşir Abdulfettah

tunus ve mısır deneyimlerinin süreçlerini takip edenler veya düşünenler bunların aralarındaki birçok temel farkı görebiliyor.

ordunun rolü

çeşitli faktörler, tunuslu muadiline oranla mısır'da ordunun rolünün güçlenmesine, nüfuzunun artmasına siyasileşmesine ortam hazırladı. hatta bu durum orduyu siyasi denklemde bir numara yaptı.

eski mısır devletinin prehistorik çağda kurulmasından, 1805'teki mehmet ali paşa döneminde modern devletin filizlenmesine ve ardından temmuz 1952 devriminden 2011'deki ocak devrimine ve sonrasındaki mısır siyasi etkileşimleri ve gelişmeleri, devletin varlığını (keza siyasi rejimin bekası ve hatta istikrarını) mısır ordusunun gücüne, yeterliliğine ve bütünlüğüne bağladı.

bölgesel etkileşimlerin hususiyeti ve arap-israil çekişmesinin kurulu ve kapsamlı yapısı bunu zorunlu kıldı. bir arap ülkesi, israil sınırına ve doğrudan çatışma cephesine her yaklaştığında ordunun dış politikanın belirlenmesi ve iç konularının idaresindeki etkisi arttı. mısır'ın, askeri güç ve demografik ağırlık açısından en büyük arap ülkesi olmasından; savaş ve barışın merkez üssü ve israil'e bitişik ve en fazla çatışma içindeki arap ülkesi niteliğinden dolayı bu veriler, mısır ordusunun siyasetteki rolünü güçlendirdi.

bir başka açıdan sivil siyasetçilerin fakirliği ve zayıflığı, kitlelerin çoğunluğunun bu siyasetçilerin ülke işlerini idare etme yeterlilikleri ve kapasitelerine yönelik taşıdıkları güvenin aşınması (özellikle de yorucu dış zorluklar ve ezici iç krizlerin gölgesinde), mısır ordusunun siyasi rolünün artmasına alan açtı. ayrıca bu zayıflık, kitlelerin, ülkeyi iktidardaki sivil siyasetçilerin başarısızlığından veya doğru rayından çıkarmasından yahut bu siyasetçilerin ulusal uzlaşma ve oybirliğinin değişmezlerine ve dayanaklarına karşı çıkmasından kurtaran komutanların bir rol oynamasını kabul etme eğilimlerini yükseltti.

siyasi partilerden ve sivil toplumdan siyasetçilerin içine kapanmasının, askeri geçmişe sahip ancak profesyonel ve politize olmuş paralel siyasetçilerin ortaya çıkmasıyla eş zamanlı gerçekleşmesi, bu sürece destek oldu. bu paralel siyasetçiler tarihi şartların doğası gereği veya kendilerini geliştirmeleri, sivil eğitimlerini tamamlamaları ve siyasi kavgaya girmeleri sebebiyle ülkeleri için tarihi başarılar kaydettiler.

eski, yeni ve çağdaş mısır tarihi bu bağlamda parlak modellerle dolu: örnek olarak 1880'li yılların başında subay ahmed arabi ve grubu, 1950'li yılların başındaki hür subaylar ve ardından birçok kimsenin ebedi lider cemal abdunnasır'a benzetme eğilimi taşıdığı mareşal abdulfettah sisi. bu noktadan hareketle ülkeyi şu günlerde içinde bulunduğu karanlık tünellerden çıkarma noktasında sisi'ye çokça bel bağlanıyor.

tunus'ta ise ters orantılı olarak ordu, ocak 2011'de zeynel abidin bin ali rejimini deviren halk devriminin başarılı olmasındaki somut rolüne rağmen, ülkenin siyaset sahnesindeki varlığı geçen birkaç yıl zarfında mütevazı bir görüntü çizdi.

israil'den jeopolitik uzaklığı ve tel aviv'le doğrudan çatışan devlet olarak görülmemesi yanı sıra, cumhurbaşkanı bin ali, iktidar yılları boyunca güvenlik ve polis organlarını ordu karşısında güçlendirdi. ordunun siyasi rolü cumhurbaşkanı habib burkiba'nın vefatı ve bin ali'nin gelmesi sonrası tedrici olarak gerilemeye başladı. bin ali göreve gelmeden önce içişleri bakanıydı, güvenlik organlarının nüfuzunu ve siyasi rolünü güçlendirmeye kendini vakfetmişti. hal böyleyken ordu bin ali rejiminin devrilmesi sırasında ve sonrasında görüldüğü üzere kendisini siyasi çatışmadan uzak tutuyordu.

mısır'daki muadilinin aksine tunuslu liberal ve sol güçler, islamcılara karşı dışlayıcı bir kışkırtma veya orduyu siyasete müdahale etmeye çağırmak ya da nahda hareketini köşeye sıkıştırmak ve şiddetin ortasına atmak yerine diyalog ve demokratik siyasi direniş yöntemini temel aldı.

by Beşir Abdulfettah

mısırlı sivil siyasetçilerin, müslüman kardeşler yönetimiyle demokratik araçlar yoluyla rekabet edememeleri ve yenememeleri sonrası iktidarı devirmesi için ordudan müdahale etmesi talebindeki ısrarı, bu yaklaşımın doğruluğunu güçlendirebiliyor. tunus şartlarında ise bu tür talepler büyük ölçüde zayıfladı. islamcı ve laik siyasi gruplar orduyu çağırmak yerine, tüm anlaşmazlık konularında ve dosyalarında uzlaşmak amacıyla müzakere ve diyaloğa başvurdular.

sivil siyasetçilerin yeterliliği

yüzölçümünün ve nüfusunun azlığına rağmen tunus, mısır'dan vatandaşları nezdindeki eğitim düzeyi ve siyasi bilinç yanı sıra laik, liberal ve solcu siyasetçilerinin gücü ve aydın görüşlülüğü açısından dikkat çekici yükselişle ayrışıyor.

ocak 2011'de devriminin patlak vermesinden beri ve geçen aylar zarfında tunus, laikler ile islamcılar arasında siyasi bir kutuplaşmaya sahne oldu. bu kutuplaşmadan dolayı siyasi ve güvenlik krizleri doğdu. mevcut siyasetçiler ile ekim 2011 seçimlerinden galip çıkan islamcı nahda hreketi liderliğindeki yeni çoğunluk arasında çatışmalar yaşandı. ancak bu kutuplaşma tüm süreci patlatabilecek askeri-güvenlik dönüşüne yol açmadı, farklı gruplar arasında anayasa metni üzerinde neredeyse tam bir uyum sağlayarak yapıcı bir diyaloğa destek oldu. zira anayasaya evet oyu verenlerin oranı yüzde 92'yi aştı.

mısır'daki muadilinin aksine tunuslu liberal ve sol güçler, islamcılara karşı dışlayıcı bir kışkırtma veya orduyu siyasete müdahale etmeye çağırmak ya da nahda hareketini köşeye sıkıştırmak ve şiddetin ortasına atmak yerine diyalog ve demokratik siyasi direniş yöntemini temel aldı.

sonuç ise hareketin, demokrasinin ilkelerine ve sivil devlete daha fazla tutunması oldu. hatta aşırı cihatçı selefi akımın, sürecin kazanımlarını götürme amaçlı çabalarına karşı koyma görevini omuzlarına aldı.

tam iki yıl süren müzakere ve arabuluculuk maratonu sırasında islamcı nahda hareketinden ve farklı renkleriyle laiklerden ideologlar ve siyasiler, iktidar ve muhalefetteki siyasetçiler, bağımsızlar karşılıklı siyasi ödünler vermekte tereddüt etmediler. bu durum darbecileri nahda hareketi yönetimi ve laik ortaklarıyla anlaşmaya mecbur bıraktı. nihayetinde 30 haziran 2013 hareketi öncesi mısırlı muhalefet grupların sürecinden etkilenen kurtuluş cephesi ve temerrüd hareketi projeleri suya düşürdü.

mısır ihvanı ile tunus nahdası arasında, diğer siyasal islami gruplarla ve özellikle de selefi hareket ve aşırıcı tekfirci cihatçı islam cemaatleriyle ilişki biçimi konusundaki fark ortaya çıkıyor. [...] mısır ihvanı'nın yönteminin aksine nahda hareketi, terörist faaliyetleri ve laik siyasi aktivistleri hedef alarak islamcıların karalanmasına ve nahda'ya yönelik eleştirilerin yoğunlaşmasına sebep olan cihatçı selefilikle savaşta orduyu kullanmakta daha tavizsizdi.

by Beşir Abdulfettah

buna karşın mısır, başta temmuz rejimi tarafından yürütülen kronik siyasi temizlik olmak üzere birçok etken karşısında asker kökenli siyasetçilere kıyasla liberal veya solcu olsun, sivil siyasetçilerde açık bir zayıflık hali yaşıyor. bu durum siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları gibi siyasi çevrelerde temsil edilen siyasetçi yetiştirme merkezlerinin kırılganlığından kaynaklanıyor.

bu travmatik durumdan dolayı mısırlıların büyük bir kesimi, geçiş sürecinin başarılı yönetiminden kalkınma ve demokrasiye kadar bu tür amaçların kollayıcısı veya bekçisi olarak orduya bel bağladı.

islamcıların esnekliği

mısır'daki müslüman kardeşlerin aksine tunus nahda hareketi geçiş dönemi görüşmeleri sırasında kıskanılacak bir esneklik sergiledi. ekim 2011 seçimlerinde çoğunluğa sahip olmasına rağmen 'sandığın meşruiyetine' sarılmadı, diğer siyasi akımları provoke etmedi, iktidarı tekeline almak veya despot rejimler modelini tekrarlamak suretiyle kışkırtmadı. diğer güçlerle ve özellikle de 'tunus nida' ve 'halk cephesi' hareketleriyle anlaşma eğilimindeydi. nahda hareketini ve kurucu meclis seçimlerinde sonraki iki sırayı alan en büyük iki laik partiyi içeren islamcı-liberal-sol troykasından oluşan bir koalisyon hükümeti kurdu.

yeni anayasanın onaylanması akabinde nahda hareketi başkanı raşid gannuşi, yapılacak seçim sonuçları ne olursa olsun tunus'un geçiş dönemini başarıyla aşmasının ancak uzlaşmacı koalisyon hükümetleriyle olacağının altını çizdi.

nahda hareketinin, 'şeriatın temelleri' hususunda verdiği ödünler sebebiyle selefi islami grupların yanı sıra, islamcı hizbu tahrir partisi'nden ve 'kimlik akımı'ndan gördüğü sert saldırılara rağmen gannuşi, yeni anayasanın benimsediği 1959 anayasasının ilk faslıyla yetinmeyi kabul etti. bu gruplar, halihazırdaki anayasa islami referansın kökleşmesi açısından bazı eksiklikler içerdiği için nahda yönetimini islami ve şeri ideolojik referanslarının olmadığı bir anayasa yazımına katılmakla suçladılar.

yeni anayasa fitneyi bertaraf etmek için 'tunus bağımsız bir devlettir, dini islam, dili arapça ve rejimi cumhuriyettir' ifadesini net şekilde içeriyor. devletin islam kimliğini savunanlar ile ülkede islam şeriatının uygulanması çağrısı yapanlar arasındaki bölünmüşlük, şeriat, islami yasamanın amaçları ve yargının had cezalarını uygulaması arasında siyasetçilerin çoğunluğunun kafasını karıştırıyor.

DOSYA: TUNUS DEVRİMİ

bu bağlamda mısır ihvanı ile tunus nahdası arasında, diğer siyasal islami gruplarla ve özellikle de selefi hareket ve aşırıcı tekfirci cihatçı islam cemaatleriyle ilişki biçimi konusundaki fark ortaya çıkıyor. bu gruplar, ihvan ve nahda ile islamlaşma konusunda rekabet içine girdiler. mısır ihvanı'nın yönteminin aksine nahda hareketi, terörist faaliyetleri ve laik siyasi aktivistleri hedef alarak islamcıların karalanmasına ve nahda'ya yönelik eleştirilerin yoğunlaşmasına sebep olan cihatçı selefilikle savaşta orduyu kullanmakta daha tavizsizdi.

yukarıda anlatılanların bir sonucu olarak mısır ihvanı ve tunus nahdası'nın araçları farklılık arz etti. nahda hareketi siyasi hayatın ayrılmaz bir parçası, demokratik dönüşümde ve tunus devriminin hedeflerinin tamamlanmasında baş aktörken, mısır'daki ihvan, kendisini tarihinde ilk defa hem devletle hem mısır toplumuyla doğrudan çatışma içine koyması sonrası siyasi ve örgütsel intihara gitti. dolayısıyla tarihi mazlumluğunun ahlaki dayanaklarını kaybetti ve en azından geçici de olsa kendisini siyaset sahnesinden çıkmaya mahkum etti.

dış müdahalenin etkisi

aktif coğrafi konumu, bölgesel ve uluslararası çevresinde artan etkisi sebebiyle mısır ve devrimi, her yönden gelen art niyetli dış müdahalelerin çeşitli ve devam eden dalgalarına teslim olmadı. gerek devrimi bitirmek, gerek rayından çıkarmak amacıyla ve gerekse de belli bir tarafın lehinde devrime diz çöktürmek amacıyla bu müdahaleler için ne kadar para pompalandı ve ne kadar komplo kuruldu!

tunus ise jeostratejik konumu, arap körfez bölgesi ve araplara komşu bölge ülkeleri (iran, türkiye ve israil) gibi bölgedeki sıcak noktalardan uzak olması açısından bölgesel ve uluslararası etkisinin mütevazı olması gereği bariz ve art niyetli bölgesel ve uluslararası müdahalelere çok az maruz kaldı.

DOSYA: MISIR'DA DARBE DÖNEMİ

tunuslu siyasi analistler dış çevrelerin, barışçıl geçiş sürecini bitirmek amacıyla tunus siyasi çevrelerinde anlaşmazlıklar ve krizler çıkarmak suretiyle oynamaya niyetlendiği olumsuz role karşı uyarılarda bulunmakta ısrar ederken; başkaları da bazı batılı büyükelçilerin farklı siyasi parti liderlerini anayasayı onaylamaları yönünde ödünler vermeye ikna etmek için oynadığı olumlu rolü övmekte tereddüt etmedi. ayrıca bu büyükelçiler siyasi ve fikri çizgileri farklı bir troyka hükümeti kurulması için nahda liderlerini ve müttefiklerini hükümetten ve devlet içindeki önemli mevkilerden istifa etmeye teşvik etmişti.

bütün bunlar olurken tunuslular, tunus demokrasisini öven ve 'bölgede örnek alınması gerekli model' olarak niteleyen washington, avrupa birliği ülkeleri ve bağışçı kuruluşlardan acil ve zaruri ekonomik destek istiyorlar.

beşir abdulfettah mısır el ehram stratejik araştırmalar merkezi’nde asya uzmanı akademisyen ve araştırmacı. aynı zamanda el ehram bünyesinde yayımlanan 'demokrasi' dergisinin de yazı işleri müdürlüğü görevini yürütüyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Beşir Abdulfettah

mısır el ehram stratejik araştırmalar merkezi’nde asya uzmanı akademisyen ve araştırmacı. aynı zamanda el ehram bünyesinde yayımlanan 'demokrasi' dergisinin de yazı işleri müdürlüğü görevini yürütüyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;